Oysa tarihimiz adil idarecilerin devlet imkânlarını kullanırken ‘kılı kırk yaran’ hadiseleri ile doludur. Türkiye’yi idare edenler de yıllardan beri “Hz. Ömer kıssaları” anlamıyor muydu? Peki, bu kıssaları anlatanlar sıra onları yaşamaya geldiğinde niçin ‘israf yolu’nu seçiyorlar?
İsmail Hünerlice Hoca, sosyal medyada yayınlanan bir sohbetinde bu konuya dikkat çekmiş ve isim belirtmeden idarecileri uyarmış. Hünerlice Hoca’nın konuşması özetle şöyle: “Yeri geldi söyleyeyim. Bize İstanbul dışı olsun, başka yerlere olsun çeşitli davetler gelir. Derler ki, ‘Hocam araç gönderelim.’ Mâkul bir düşünce. Ama düşünüyorum, adam oradan gelecek, beni götürecek sonra tekrar beni geri getirecek, bir daha gidecek... Bu, o kişi için de zaman ve imkân israfı... Resmi programlara gittiğimde, rumuzlu söyleyeceğim, oradaki yetkililer diyorlar ki, ‘Biz seni alıp götürmemiz gerekir.’ İyi de bu devletimin arabası. Beni alıp götüreceksiniz, şu kadar kilometre. Yazıktır, günahtır... Biz dünyaya yük olmaya gelmedik. Kendi arabam var, elim ayağım da tutuyor. Tek geliş, tek gidiş. Bu işin hesabı da var. Biz kimseye yük olmayalım,........