Bilim mutlak bilgi kaynağı olabilir mi? |
Böylece tanrı-merkezcilik yerini insan-merkezciliğe bıraktı, hakikate ulaşmada din yerine akıl ve bilim rehber edinilmeye başlandı. Kant aydınlanmayı tanımlarken “Çağımız özellikle her şeyin kendisine boyun eğmek zorunda olduğu bir eleştiri çağıdır” diyerek eleştiri yapan aklın bilgi üzerindeki otoritesini vurgular. Aydınlanmayla birlikte akıl sadece bilgi üzerinde değil, etik ve felsefe üzerinde de hâkimiyet kurdu, Hümanizm akımıyla etik ve felsefenin merkezine Tanrı değil insanın hürriyeti, refahı ve ilerlemesi kondu. Bu temeller üzerine kurulan pozitivizm, doğru bilginin sadece bilimsel bilgi olduğu ve bilimde metafizik ile dine yer olmadığını savunur.1
Anaakım bilimde hâlâ hâkimiyetini sürdüren pozitivizm dinden arındırılmış, seküler bir bakış açısıyla dünyayı anlamlandırmaya çalışır. Küçük yaşlardan itibaren bu anlatıya maruz kalan modern insanın zihni ve algı dünyası pozitivist dünya görüşü ile şekillenir, ancak o kadar temellere işlemiştir ki çoğu zaman fark etmesi ve işaret etmesi zordur. Bilimin ve aklın mutlak otoritesini kabul etmek ve bilgiye sadece bilim aracılığıyla ulaşılabileceği varsayımları, aksi dahi düşünülemeyen, günümüz standart düşünme alışkanlığı olageldi.
Pozitivizmin meydana getirdiği bu illüzyondan çıkabilmek ve akıl ile bilimin tahtlarını sarsmak için, aslında, yine pozitivizmin merkeze koyduğu eleştirel aklı bu sefer pozitivizmin kendisine ve bir sistem olarak bilime yöneltmek yeterli olacaktır. Nitekim bunu yapan bilim felsefecileri, bilimin kendi başına ne kadar güvenilmez ve belirsiz olabileceğine dikkat çekmiştir. Bilim sadece tabiatın devinimini anlayabilmek ve modellemek için oluşturulmuş, devamlı bozunup yeniden oluşturulan, zaman zaman kendini yalanlayıp düzeltmek zorunda kalan bir sistemden ibarettir. Bilimde yaygın olan felsefe, bilginin ampirik, yani deney ve gözlem yoluyla elde edileceği yönündedir. Şüphecilik........