Medeniyet üslûptur (Konuşmak ya da susmak) |
Çok bağırıyorsunuz; karışık buruşuk ve dolgulu yüzlerinizle. Hınç alır gibi konuşuyorsunuz insanlıktan. “Tebessüm Şeytanı Sevindirir” cemiyetine/derneğine üyesiniz galiba!
Galiba “ölüm” bile değilsiniz; yoksunuz, yok. Bu yüzden güzellikleri yok etmek (kendinize benzetmek) için en bed ses tonlarınızla, üslûpsuzluğunuzla kuşları ve kurtları bile ürkütür, korkutur hâldesiniz.
Susmayacağınızı bile bile susun diyorum zira sizi dinleyenlerden bir kişi olsun vazgeçer diye.
Başarısız, savruk, durmadan değişen (ama değişmeyen) bir eğitim modelinde ısrar edince; siyaset de ticaret de tökezliyor, tıkanıyor; bir elbise bulamıyor kendine münasip.
Söyleyecek sözü olanları da dinlemiyoruz. Şöhreti ve iktidarı ele geçirenler -hepsi değil elbet- ele avuca sığmaz mı oluyor? Oluyor ve soluyor yeni yeni filizler, koca bahar gibiler bile.
Böyle hâllerde bile oğlum, sen ümide, sen hürriyete, sen bahar olmaya yürü; o........