Yeis, kriz ve sonrası
Televizyonlarda 24 saat yayınlanan soykırım, şehirlerin ve kasabaların vahşice bombalanması, “beyaz olmayan” insanların hayatlarının tamamen hiçe sayılması ve sessiz bir şekilde meşrulaştırma vazifesi gören içi boş kınama sözleri. Vicdan sahibi insanlar doğal olarak üzülüyor ve bunalıyor. Yemenlilerin, Sudanlıların, Uygurların, Ukraynalıların, Lübnanlıların ve Filistinlilerin durumları ve onların acılarına verilen tepkiler de dünyanın şu anda yaşadığı ahlaki çöküntüyü gözler önüne seriyor.
Tarihin öğrettiği bir şey varsa o da bu tür zulümlerin devam edemeyeceği, ancak nihaî sonları gelmeden önce genellikle felaketlerin arttığı, yani “zalimlerin” daha da cesaretleneceği ve sonsuz maddî arayışları içinde etraflarındaki her şeyi ve herkesi yakmaya çalışacaklarıdır.
Umarız ki iş o noktaya gelmesin ama bir kriz kaçınılmaz görünüyor.
Kriz ânı ve sonrasının nasıl yönetilmesi gerektiği bu noktada daha önemli bir soru. Cevap arayalım:
Krizler yeni modeller için fırsat dönemleridir.
Lenin “Hiçbir şeyin olmadığı on yıllar vardır; ve on yılların gerçekleştiği haftalar vardır” der.
Bu sözün eksik kısmı, on yıllar süren “hiçlik” sırasında sonraki yılları etkileyecek fikirlerin........
© Yeni Asya
visit website