menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dindarlığın çöküşü

12 1
18.12.2025

Bu isim, nesiller boyunca “güzel ahlâk, dürüstlük, doğruluk, ahde vefa, namus, sadakat, samimiyet, hürriyetperverlik, vatanseverlik, tam bir dindarlık” gibi özellikleriyle anılan ve sevilen İstiklâl Marşı şairimizin adı olarak zihinlerde ve kalplerde yaşayıp gidiyordu; tâ ki aynı ismi taşıyan ünlü bir televizyoncunun uyuşturucu, fuhuş, taciz gibi suçlamalarla göz altına alınıp tutuklanmasına kadar.

İstiklal Marşımızın abide şahsiyeti dürüstlüğü, samimiyeti ve İslâmî kimliğiyle Anadolu’yu ve Anadolu insanını temsil ediyor olmalıydı ki insanımız onu sevmekten ve sözde muasırlık adına dine, dindarlığa ve Akif gibi dindarlara savaş açanların şerrinden korumaktan asla vaz geçmedi. İnsanımız, çocuklarına gururla Mehmet Akif ismini koyarken bu vatanın “Asım”ın nesli”ni temsil edecek evlâtlarla yükselmesini zihninde idealize etti. Bu idealizm, yine Akif’in “Kenar-ı Dicle’de Bir Kurt Aşırsa Koyunu, Gelir de Adl-i İlâhî sorar Ömer’den onu” gibi mısralarıyla İslâmcı siyasetin “adil düzen” propagandalarına baş tacı yapılıyordu. Yine “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem/Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem… Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam/ Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam”........

© Yeni Asya