Ekonomiye tersten bakış
Günlük hayatta her şeye hep düz bakmaya alışığız. Gelir-giderlerimiz, market etiketi, maaş bordrosu, kira kontratı… Ne görüyorsak onu düz gerçek sanıyoruz. Ama her şey öyle düz hesap değil. En mantıklı gibi görünen her çözümün ucunda çoğu zaman başka bir düğüm gizli. Bugün biraz da bu gizli düğümlere bakacağız; hem hafif bir tebessümle hem de sağlam bir muhakeme ile.
Ekonomi her şeyden önce bir denge işidir. Ancak bu denge sadece “gözle görülen” ile kurulmaz; arkadaki dinamikleri anlamadan verilen her karar ve yapılan her yorum, tıpkı yamuk (ve hatta kırık) bir cetvelle ölçüm yapmaya benzer. Mesela çok konuşulan “vatandaşlık maaşı.” Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Oysa bilimsel temelden bakınca, böyle bir uygulama geniş çaplı enflasyonun kapısını aralar. Çünkü maaşı sadece siz almayacaksınız; kasap da alacak, manav da, bakkal da… Paranın değeri gözünde küçülen herkes, sattığı ürüne “Biraz daha zam yapayım” der. Denge kayar, fiyatlar koşar. Yatarız kalkarız hop ordayız: HİPERENFLASYON. Başka bir açıdan aynı şey market fiyatlarında da geçerli: Bir ürünün pahalı olup olmadığını market çalışanına sorarak öğrenemezsiniz; asıl bilgi, rakiplerde ve tüketici yorumlarında saklıdır. Çünkü kimse ürününü kötülemez.
Bu tersten bakış her yerde ihtiyacımız var aslında. Pazardan bir örnek verelim. “Bize gelişi şu kadar lira” cümlesi yıllarca kulağımıza kazındı. Oysa hem öyle değildir,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein