menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tabelada gelecek yazıyor…

8 1
18.11.2025

Ankara’da sıradan bir yön levhasının, Kızılay tabelasının, bir anda gençlerin akınına uğraması ilk başta eğlenceli bir sosyal medya akımı gibi göründü. Fakat bazen toplumun en derin fay hatlarını en sıradan nesneler ortaya çıkarır. Bir tabelanın önünde oluşan kuyruk, gençlerin görünür olma mücadelesinin küçük bir sahnesi olmanın ötesinde, aslında büyük bir sessizliğin ve umutsuzluğun işaretlerini taşıyor.

Türkiye uzun zamandır giderek yaşlanan bir toplum. Bunun demografik verilerle sabit olduğu artık herkesin malumu. Hatta devlet politikasının önemli bir başlığı da daha fazla genç nüfusu teşvik etmek. Ancak nüfusu gençleştirme isteği, mevcut gençlerin ne hissettiği gerçeğiyle yan yana konduğunda ortaya tuhaf bir çelişki çıkıyor. Bir yanda “genç nüfus geleceğimiz” söylemi; diğer yanda kendini görünmez hisseden, sözünü duyuracak mecralar bulamayan, umutla bağını giderek zayıflatan bir gençlik.

Tam da bu nedenle, Kızılay tabelası gibi basit bir sembol bir anda gençlerin toplandığı, adeta varlık gösterdiği bir alana dönüşebiliyor.

Yeni akademik tartışmalarda gençliğin başarı ve görünürlük ilişkisine dair dikkat çeken bir vurgu var: Bugün pek çok genç, uzun vadeli çaba gerektiren başarı biçimlerinin güven vermediğini düşünüyor. Emek ile karşılığın aynı denklemde buluşmadığı bir dünyada, görünürlük kısa yoldan varlık gösterebilmenin cazip bir alternatifi hâline geliyor.

Sosyal medya bu yeni denklemin ana sahnesi. Gençler için sosyal medya sadece bir paylaşım mecrası değil; kimliklerini kurdukları, onay aldıkları, “ben de buradayım” dedikleri yeni kamusal alan. Dolayısıyla Kızılay tabelası da onlar için sıradan bir işaret levhası olmaktan çıkıp, anında geri dönüş alınabilen bir sahneye dönüştü. Birkaç........

© Yeni Ankara