menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Stratejik gürültü mü?

10 0
27.11.2025

Barış ve kardeşlik süreci yeniden Türkiye’nin siyasal gündemine sızarken, bu kez dikkat çeken unsur, iktidar partisinin dışından değil, tam içinden yükselen muhalif tınılar. Özellikle son yıllarda parti merkezine mesafe almış bazı eski AKP vekilleri ve yöneticileri, sürece ilişkin itirazlarını yüksek perdeden dillendiriyor.

Bu eleştiriler bir yere kadar normal kabul edilse de hala içeride olan ve partilerini her fırsatta savunan bazı başka isimlerden de böyle eleştiriler gelince sorular biraz daha analiz edilmeli diye düşünüyor insan. Eleştirilerin ortak paydası ise malum: “Neden Öcalan muhatap alınıyor? Neden bu muhataplık İmralı’ya gidilmesini gerektiriyor?” soruları. Fakat bu soruların kendisinden daha çarpıcı olan, soruların ne zaman ve nasıl sorulduğu.

Bu eski vekillerin çıkışları ilk başta spontane bir rahatsızlık gibi görünse de, siyaset pratiğinin bize öğrettiği bir şey varsa o da hiçbir açıklamanın yalnızca kendisi olmadığıdır. Hele ki açıklamayı yapan, parti içinden ancak karar mekanizmasından uzaklaşmış isimlerse… Bu nedenle bu tepkiler, ister istemez daha geniş bir çerçeveye yerleştirilmeyi hak ediyor: Gerçek bir huzursuzluk mu dile geliyor, yoksa süreç başlamadan toplumsal zemini test eden kontrollü bir gürültü mü üretiliyor?

Bu isimlerden bazıları , yıllarca parti politikalarını şekillendirmiş, belli dönemlerde tabanın diliyle merkezin söylemi arasında köprü işlevi görmüş kişiler. Bazıları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinden başka Türkiye için bir çıkar yol yok diyen isimler.

Bugün yaptıkları itirazların iki yönü var: Hem tabanın hassasiyetine hitap ediyor hem de partiye “geleneksel çizgiyi unutma” mesajı verme iddiası taşıyor. Fakat tam da bu ikili işlev, itirazların yalnızca kişisel kanaat değil, politik olarak işe yarar bir araç olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Zira bu........

© Yeni Ankara