Sanki Yeşilçam |
Bir televizyon kanalı “artık sürdüremiyoruz” diyerek kapandığını açıkladı. Bu cümle artık bir veda değil, medya dünyasında neredeyse rutin bir dipnot şeklinde okunacak gibi. Öncesinde yüksek ücretlerle transfer edildiği söylenen gazetecilerin işten çıkarılması, ardından ekonomik gerekçeler, daralan reklam pastası ve “kaçınılmaz şartlar”… Resmin tamamına bakıldığında ortada kesin hükümlerden çok, yan yana gelmiş çok sayıda soru işareti var.
Son dönemde her görüşten medya mensubunun çeşitli iddialar nedeniyle kamuoyunun dikkatini çektiği bir süreç yaşanıyor. Altını özellikle çizmek gerekiyor: Bunların tamamı henüz kesinleşmiş yargılar değil. Çoğu yargı mercilerinin konusu dahi olmamış, bir kısmı kulis bilgisi, bir kısmı söylenti, bir kısmı ise kamuoyuna “iddia” olarak yansıyan başlıklar. Hukukun temel ilkesi açıktır; ispatlanmamış hiçbir iddia gerçek kabul edilemez.
Ama tam da bu noktada başka bir gerçek, herkesin gözü önünde duruyor.
Bu medya figürlerinin yaşadığı ışıltılı hayatlar, büyük sahneler, pahalı mekânlar, gösterişli roller ve “başarı” vitrini bir iddia değil; açık, görünür ve inkâr edilemez bir tablo. Ekranlarda, sosyal medyada, davetlerde ve stüdyo aralarında sergilenen bu hayatlar, sadece bir yaşam tarzı değil, aynı zamanda bir mesleğin nasıl temsil edildiğine dair güçlü bir mesaj sundu. Ve bu temsil, zamanla bir yıpranma alanına dönüştü.
Sormak gerekiyor:........