İsraf: Lüzumsuz yere harcamak, malı ve parayı lüzumsuz yere sarf etmek, saçıp savurmak anlamlarına gelmektedir. Yani ihtiyaç duyulandan fazla alınan her şey israftır. İslâm, insanoğlunun yeme, içme ve harcama konusunda dengeli davranmasını istemiştir. Bir âyette, Allah Teâlâ: “Yiyin, için; fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A'râf, 7/31) buyurarak israftan kaçınmamız gerektiğini bildirmektedir.
Günümüzde lüks ve israf insanları esir almış, burnunun dibindeki fakir ve ihtiyaç sahiplerini göremez hale getirmiştir. Dünyaya aşırı düşkünlük illeti müslümanların zekât, sadaka, borç verme, yardımlaşma vb. infak duygularını oldukça zayıflatmış, sahip oldukları zekât potansiyelini gerektiği gibi hesaplayıp yerine ulaştırsalar açlık ve sefalet içinde kıvranan müslümanlar bu durumdan kurtulabilir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, halen 32 milyon 150 bin kişi Türkiye'de açlık sınırının altında yaşarken, günlük 6 milyon ekmek çöpe atılıyor. Ayrıca zengin-fakir bütün ailelerde gördüğümüz lüzumsuz elektrik tüketimi, yemek ve ekmek israfı da korkunç bir şekilde artmaktadır. Bu sebeple birey, aile ve özel sektörde, kamuda, israfın önlenmesi için gerekli çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.
Öncelikle Yüce Allah’ın insana bahşettiği her türlü nimetin hesabının sorulacağı ayette ifade edilmiştir. (Tekâsür, 102/8) Peygamberimiz de hadisi şeriflerde, malın gereksiz yere asla zayi edilmemesi, (Buhârî, İ’tisâm 3) evde ihtiyaç fazlası eşyanın bulundurulmaması, (Ebû Davud, Libâs 42) yeme, içme ve giyinmede kibir ve israfa kaçılmaması gerektiğini (Buhârî, Libâs 1) vurgulanmıştır.
Ayrıca Peygamberimiz şöyle buyurur: “Beş........© Yeni Akit