Haydutlar Çağı |
Haydutlar Çağı
REFİK TUZCUOĞLU
2025’in sonuna geldik. Elimizde takvim yaprakları bitmiş bir yıl, bir de çivisi çıkmış bir dünya haritası var. Geride bıraktığımız 12 ay, uluslararası ilişkilerde "kaba gücün" yeni norm olduğu bir milat olarak tarihe geçti. Adeta modern bir Ortaçağ’dayız.
Bir taraftan düşmanlığın da ihanetin de aleni yaşandığı; diğer taraftan çok bilinmeyenli denklemlerin hakim olduğu bir atmosfer var. Var olduğu bilinen ittifaklar pamuk ipliğine bağlı. NATO’nun akıbeti belirsiz; her an yeni ittifaklar gelişebilir ya da var olanlar bir rüzgarla dağılabilir.
Böyle puslu bir havada Türkiye, şu veya bu küresel grubun yanında durmaya zorlanıyor; hatta oldubittilerle bir maceraya sürüklenmek isteniyor. Küresel akıl, "Avrupa karışacağına Karadeniz karışsın" hesabında. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı arifesindeki kara bulutlar gibi... Şimdilik Türkiye’nin güçlü liderliğiyle hassas bir denge tutuluyor.
Kurumsallaşmış Haydutluk
Ancak bu dengenin etrafındaki dünya hızla değişiyor. 2025, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenin fişinin çekildiği yıl oldu. Washington, Trump’ın dönüşüyle "küresel jandarma" rolünü bırakıp, "küresel tahsildar" rolüne büründü.
Avrupa ise Almanya’da Merz döneminin başlamasıyla "zoraki bir militarizme" yönelse de, ABD koruması olmadan stratejik bir hiç olduğunun farkında. Ukrayna-Rusya Savaşı ve ABD tarafından yalnız bırakılmış olma hissiyle Kıta Avrupa’sının kafası karışmışken, asıl savaş ABD ve Çin arasında derinleşti.........