*İnsanların ahlâkları da elbiseler gibidir.
*Nasıl ki, temiz, pâk güzel elbiseler sevilir ve aranır, pis, sâkil olanlar ise istenmez, öyle de; güzel huylu, güzel ahlâklı insanlar sevilir ve onlarla olmak istenilir. Kötü huylu, bozuk ahlâklı kimseler de sevilmez ve onlardan uzak durmak gerekir.
*Güzel huylu, düzgün ahlâklı insanlar ‘ADAM’DIR.
*Kötü huylu, bozuk ahlâklı insanlara asla ‘ADAM’ DENMEZ. ONLARA ‘BELHÜM EDÂL’ (Hayvandan da aşağı) DENİR.
*Elbiseler, şayet içlerindeki beden düzgünse güzel dururlar.
*Elbiseler, görüntüyü gizlerler, ama kokuyu gizleyemezler.
*Beden çürümüş, kokuşmuş ise, elbise ne kadar güzel olursa olsun, o pis kokuları yok edemez.
*Normal insanlar pis kokulardan kaçarlar. Ancak pisliklere bulanmış olanlar kaçmaz.
*Makam-mevki, mal-mülk de elbiseler gibidir.
*Şayet; bir makam-mevki de bulunanlar, o yerlerin gerekli şartlarını taşıyorlarsa (yani liyakâtli iseler) ve sû-i istimâl de (kötüye kullanma, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, vs) yapmıyorlarsa bir değerleri vardır. O zaman o rütbeler nûrun âlâ nûr (güzelin güzeli) olur.
Yok böyle değil de aksi olursa; o zaman o rütbeler ne kadar yüksek olursa olsun, pisliklerin görülmesini belki bir süreliğine örtebilirler. Ama etrafa yayılan pis kokularını asla yok edemezler.
*Malı-mülkü........