Çaldıran ve Yavuz Sultan Selim tartışması

Çaldıran ve Yavuz Sultan Selim tartışması

Mustafa Armağan

Siyasetin tarih üzerinde belirleyici olduğu bir dönemden geçiyoruz. Nitekim eski Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in bir TV programında sarf ettiği “1514 yılında Çaldıran’da birlikte mücadele etmişiz…” sözü üzerine kıyamet koparıldığını biliyorsunuz. Bu vesileyle ‘Yavuz’un 40 bin Alevîyi kestiği’ söylentisi bir kere daha canlandı.

Hâlbuki her iki olay arasında bağ bulunmadığı gibi gerçekte her iki olay da bilinenden tamamen farklıydı.

Çaldıran’da Osmanlı ordusunda Kürt aşiretlerinden kuvvetler bulunduğu gibi Safevi saflarında savaşan Kürt aşiret kuvvetleri de mevcuttu.

Yavuz Sultan Selim’e izafe edilen “40 bin Aleviyi kesti” ifadesi Hammer’in tarihinden aparılmış asılsız bir iddiadır.

Bu yazıda ikinci iddia üzerinde duracak ve günümüz tarihçilerini konuşturacağız. Bakalım, dedikleri gibi bir Alevi katliamı yaşanmış mı?

Yavuz Sultan Selim Doğu’da girdiği bütün savaşları kazanan Şah İsmail’in kuvvetlerinin Tokat’ı ele geçirip kendi adına hutbe okuttuğu, Kütahya önlerine kadar ilerlediği, Bursa’yı tehdit ettiği ve Rumeli’deki kardeşleriyle buluşmalarına ramak kaldığı bir ortamda tahtta bulmuştu kendisini.

Üstelik bir yeğeni, Şehzade Ahmed’in oğlu Murad Aleviliği kabul etmiş ve Çorum, Amasya ve Tokat’ı ele geçirip yağmaladıktan sonra Şah İsmail’in yanına kaçmış, hatta Safevi sarayına damat olmuştu. Şehzade Şehinşah’ın da Kızılbaşlara eğilimi vardı. Rivayete göre “Şah İsmail, Yavuz’u tepeleyince Anadolu’yu ele geçirecek, Rumeli’ne ise dâmâdını padişah yapacaktı.”

Özetle Yavuz’un İran seferi öncesinde Safevi etkisi, saray ve hanedanın bünyesine değin girmiş ve şehzadeleri isyana sevk edecek kadar cüretkârlaşmıştı.

Yavuz Sultan Selim’in bu meselede birinci sorunu bir inanç kolu olarak Alevilik değildi. Asıl sorun, Fransız tarihçi Jean-Louis Bacque-Grammont’un deyişiyle Safevi Devleti’nin Anadolu’daki Alevileri ‘beşinci kol’, yani istihbarat gücü olarak kullanmaya kalkmasıydı.

Şah İsmail’in gerçek niyetinin Osmanlı’yı Şiî bir devlete dönüştürerek başına geçmek olduğuna dair güçlü kanıtlar var. Nitekim 1511’in Nisan-Temmuz aylarında Bursa’dan Antalya ve Kayseri’ye kadar yayılan, Anadolu’nun yakılıp yıkılmasına ve 50 bin insanın ölümüne yol açan Şahkulu isyanı ders olmuştu Yavuz’a.

Anadolu’daki Aleviler ise ya İran’a göç edip Şah İsmail’in saflarına katılıyor veya muhtemel bir Anadolu seferinde Safevilere destek vereceklerine dair işaretler veriyorlardı.

Bunun üzerine Yavuz, hem İran’a insan kaynağı sağlayan göçü önlemek hem de Safeviler üzerine düzenleyeceği seferde arkasını sağlama almak amacıyla Mustafa........

© Yeni Akit