Terörsüz Türkiye bir “süreç” değil, “tasfiye”dir!..
Terörsüz Türkiye bir “süreç” değil, “tasfiye”dir!..
MURAT ALAN
Türkiye, yarım asrı aşan bir terör yükünü omuzlarında taşıyarak geldi bugüne. Bu yük yalnızca şehitlerle, can kayıplarıyla ve acılarla sınırlı değil; aynı zamanda ekonomik, sosyolojik ve siyasal bir tahribatın da adı. AK Parti’nin TBMM’ye sunduğu “Terörsüz Türkiye” raporu, işte bu ağır mirasla yüzleşmenin ve onu kalıcı biçimde geride bırakmanın iddiasını taşıyor. Ancak bu iddia, geçmişte defalarca gördüğümüz gibi romantik temennilerden, iyi niyetli ama naif beklentilerden beslenmiyor. Aksine, sahadan gelen tecrübeyle, yaşanmış acılarla ve devlet hafızasının biriktirdiği derslerle şekillenmiş soğukkanlı bir aklın ürünü olarak karşımızda duruyor.
Bu raporu farklı kılan temel unsur tam da burada yatıyor. Daha ilk satırlardan itibaren duygusal söylemlere, hamasi çağrılara ya da belirsiz vaatlere yer olmadığı hissediliyor. Devlet, meseleyi bir “süreç” romantizmiyle değil, bir “tasfiye” kararlılığıyla ele alıyor.
Geçmişteki girişimlerin en büyük zaafı olan tedbirsizlik, bu metinde yerini sistematik bir güvenlik ve denetim anlayışına bırakmış durumda. “Tespit ve teyit mekanizması”nın sürecin merkezine yerleştirilmesi, basit bir teknik detay değil; kalıcı huzurun teminatı olarak konumlandırılıyor.
Silah bırakıldığı iddia ediliyorsa, bunun devletin ilgili kurumları tarafından somut verilerle doğrulanması esas alınıyor. Örgütsel tasfiye beyanları, sahadaki fiili durumla örtüşmeden hiçbir anlam ifade etmiyor. Devlet bu noktada net!..
Teyit edilmemiş hiçbir adım hiçbir kazanım hiçbir ilerleme kabul edilmeyecek. Bu yaklaşım, yalnızca güvenlik refleksiyle açıklanamaz. Aynı zamanda şehit ailelerine, bu ülkenin hukukuna ve toplumsal adalet duygusuna duyulan saygının da gereğidir. Türkiye, terörle mücadelede “inanma” lüksünün olmadığını, “doğrulama” zorunluluğunun bulunduğunu acı tecrübelerle........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin