Mühendishane-i Bahrı Hümayun namı diğer İTÜ

Birkaç gündür İstanbul’dayım. İTÜ’de okuyan kızımın ve arkadaşının daveti ile İTÜ’nün Ayazağa’daki kampüsüne bir geziyaptık.

İTÜ Türkiye’nin hafızası ve Türkiye’yi kalkındıran, idare eden süper beyinlerin okulu. İTÜ, 1773 yılında Padişah III. Mustafa döneminde kurulmuştur. Dünyayı takip edebilen güçlü bir akademik kadroya sahip olmanın yanında istikbalde parlak bir hayat sürecek olan başarılı gençleri bünyesinde toplamakla da haklı bir üne sahip olmuştur.

İTÜ’de gezerken “Hafıza Yolu” denilen ve tamamen Osmanlı Dönemi Hocalarının tanıtıldığı bir bölüme uğradık.. Adı Mühendishane-i Bahrı Hümayun olan bu okulun Cumhuriyet kurulduktan sonra da ne kadar önemli vazifeler üstlendiği ortada. Elde bu okul ve bunun gibi Cennet Mekan Sultan Abdülhamit hanın yaptırdığı birkaç okul var ve bu okulların yetiştirdikleri sayesinde “Demir ağlarla örüyorlar anayurdu dört baştan!”

Cumhuriyetin kuruluşunun 101. Yılı. 101 sene Rahmetli Necip Fazıl’ın dediği gibi “Saatimiz işlemiş, biz durmuşuz; Gök yüzünden habersiz uçurtma uçurmuşuz.” Koca yüz yıl heykel yapmakla ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganı haykırmakla geçmiş. Hayret.

Son yirmi küsur yılı çıkarın bu yüz yıldan, küle oturan derviş gibi oluyorsunuz. Elde avuçta ithal silahlardan başka ve sarhoş kafa ile ülke yöneten zebanilerden başka geride bir şey yok.

Kıbrıs Savaşında kendi hücum gemimizi sırf bu ithal radar sisteminin yanlış komutlarıyla batırdık. Neden? Çünkü uçakların hangi ülkeye ait olduğunu anlayamayan komutanın masasının üzerinde kadeh vardı. Kadehle savaşa gidiyorduk.

TV........

© Yeni Akit