KÖKSÜZLÜĞÜN EŞİĞİNDE: DİLİNDEN VE DİNİNDEN UZAKLAŞAN MİLLETİN YIKIMI |
KÖKSÜZLÜĞÜN EŞİĞİNDE: DİLİNDEN VE DİNİNDEN UZAKLAŞAN MİLLETİN YIKIMI
Hüseyin Demir
Bir millet, iki sütun üzerinde yükselir: Dil ve din. Bu iki sütun sarsıldığında, geriye sadece yıkıntı bekleyen bir yapı kalır. Tarihin içinden akıp gelen kimlik, bu iki kaynak kurumaya görsün; ruh göç eder, akıl kökünden sökülür, hafıza diri diri toprağa gömülür.
Geçtiğimiz yüzyıl, bu topraklarda sessiz bir fırtınanın izlerini taşır. Söz, anlamından koparıldı; inanç, hayattan çekildi; millet, kendi aynasında yabancıyı görmeye başladı. Bir gecede harfler değişti, bir ömürlük kelimeler sustu. Dünün çocukları, bugünün gençlerine artık masal bile anlatamaz hâle geldi. Dilin kaybı, hafızanın kaybıdır; hafızası silinen millet ise en büyük yoksulluğa düşmüş demektir.
DİL: BİR MİLLETİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Dil yalnızca kelimeler değildir; zihnin örgüsü, ruhun nakşı, tarihin sesidir. Kelimeleri budanan bir toplum, düşüncesi cılızlaştırılmış bir topluma dönüşür. Zengin söz dağarcığının yerine uydurulmuş bir kelime kırıntısı konduğunda, derin fikir yerini sığ slogana bırakır. Sözün kanatları kırıldığında, düşünce uçamaz.
Bugün gençlerimizin dedeleriyle konuşamamasının sebebi yalnızca alfabenin değişimi değil; anlamın ve........