Lütfi Ömer Akad, Metin Erksan, Şerif Gören, Yılmaz Güney, Zeki Ökten, Atıf Yılmaz gibi önemli sinema adamları geçti Türk sinemasından… Bu cesur ve de sinemasal anlamda idealist adamlar, imkanları kısıtlı, sinemasının “s” sinden bile anlamayan yapımcılarla dolu, endüstrileşememiş Yeşilçam da çalıştılar.
Doğru düzgün dekorcu yoktu mesela. Makyöz yoktu. Çoğu oyuncu makyajını kendisi yapıyordu. Teknik imkanlar inanılmayacak kadar kısıtlıydı. Kostüm konusunda Allah’tan Niyazi Er vardı. Onun da elindeki malzemelerle doğru düzgün bir tarihi film çekmeniz mümkün değildi. Bizans askerlerinin hepsine aynı kıyafeti giydirmek imkansızdı. “Hakanlar Çarpışıyor” da Türk başbuğu rolündeki Aytekin Akkaya ortaokul folklor kıyafetlerine benzer şeyler giyiniyordu. Çünkü sanat yönetimi gibi profesyonellikler Türk sinemasına 5 beden büyük geliyordu.
Senarist yoktu mesela. Koca sinemayı büyük oranda Bülent Oran ve Safa Önal çekip çeviriyordu. Onlar da durmadan dinlenmeden yazıp durdular.
“N’ayır, N’olamaz” gibi repliklerle meşhur dublaj sanatçısı Abdurrahman Palay, senede yüz elli filmin kamera arkasında çalışırken, yüz elli filmin de dublajını yapıyordu. Cüneyt Arkın, Kadir İnanır, Yılmaz Güney, Ediz Hun, Orhan Gencebay gibi isimleri neredeyse bütün kariyerleri boyunca o seslendirmişti.
Jeyan Mahfi Ayral ise, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik, Gülşen Bubikoğlu, Emel Sayın başta olmak üzere Türk sinemasının pek çok kadın oyuncusuna, bütün kariyerleri boyunca o kırılgan sesiyle can vermişti.
Düşünün Metin Erksan, Sevmek Zamanı gibi, senaryosuyla zamanının çok ötesine geçmiş bir filmi, hiçbir yardım bulamadığı için kendi imkanlarıyla çekmek zorunda kalmıştı. Filmin vizyona girmesi için görüşmeye gittiği........