Milli Eğitim Bakanlığı yeni müfredat taslağını kamuoyuyla paylaşmış. Aslında Milli Eğitim, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” diyor yeni çalışmaya.
Bu modelle müfredattaki yoğunluğun seyreltilmesi amaçlanmış. Yoğunluğun düşürülmesi güzel ama sadece bununla bir yere varılamaz tabi.
Açıklama metinleri yeni yayınlandı. İncelemek için çok vakit bulamadım. Sadece bir kısmını okuyabildim. Yalnızca metni okuyarak daha önceki sistemle yeni model arasındaki farkı anlamak zor gibi görünüyor. Galiba yeni modelin ne olduğu, ancak ders kitapları ortaya çıktığında tam olarak anlaşılacak.
****
Eğitim meselesinin ülkemizdeki son iki yüz yılını araştıran ve “maarif meselesini” dert edinmiş biri olarak şimdilik birkaç şey söylemek isterim. İleride, daha detaylı inceleme fırsatı bulduğumda, eni konu masaya yatıracağım bu yeni modeli.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Meselenin sadece müfredat meselesi olarak görülmesi çok doğru değil. Bizim eğitim sistemimizin herhangi bir şeyi öğretme vasfı kalmadı ki, yeni bir modelle mesafe alabilelim! Bunda da müfredat dışında sistemin kendisi ve öğretmen meselesi de çok etkili.
Derdini anlatacak kadar Türkçe veya günlük hesaplamaları yapacak kadar dört işlem öğretemiyor mevcut sistemimiz, koca on iki yılda.
Eğitim sistemimiz, bilgi aktarımına odaklı bir şekilde işliyor. Ki bugün bilgi dediğiniz şeyin bir değeri yok. Çünkü onun her türlüsüne anında ulaşabiliyorsunuz. Bilgi, ancak onu işleyebilecek kafalar olduğunda değerli olabiliyor.
Bilgiyi de, disipline edilmiş, düşünmesini bilen, mukayese yeteneği gelişmiş, farklı disiplinler ve bilgiler arasında bağlantılar kurabilen, mantığını kullanmasını öğrenebilmiş kafalar işleyebilirler.
Bilme ve düşünme ile ilgisi olmayan bir insan için Sinan, Newton, Bach ve Edison hiç var olmadılar zaten!
Eğitim sistemimizin en büyük sorunu düşünmeye hak ettiği alanı açmaması. Düşünmeyi bilmeyen insanlara istediğiniz bilgiyi yükleyin sonuç bugünkünden farklı olmayacaktır.........