Narin ve Reyting Savaşları

Diyarbakır’da yaşanan Narin Güran’ın öldürülmesi olayı bu haftanın gündemiydi. Bir çocuğun öldürülmesi neresinden bakılırsa bakılsın korkunç bir olaydır.

Fakat Narin’in öldürülmesinden daha korkunç olan bizim medyanın çalışma sistemidir bana kalırsa.

Bu kadar kontrolsüz, bu kadar kuralsız, bu kadar seviyesiz bir medya olamaz! Olmamalı. Böyle bir medyanız varsa herhangi bir işi sıhhatli bir şekilde yapmak inanılmaz zorlaşır.

Savcılar titizlikle bir soruşturma yürütüyorlar.

İfadeleri savcılar alıyor. Meselenin detaylarını yalnız onlar biliyor. Şüphelilerle konuşan yalnız onlar. Ve soruşturmanın sağlıklı bir şekilde sürebilmesi için de gizliliğe ihtiyaçları var.

Fakat o da ne?

Haber kanallarının hepsi birden, Narin yayını yapıyorlar. Hem de gündüz kuşağında kesintili, fakat 20:00 - 23:30 arası kesintisiz…

Hem de ne yayınlar… Tamamen hayal gücü işliyor yayınlarda. Narin hikayesindeki boşlukları kendi kötücül fantezileriyle dolduruyorlar. Biri amcayı karanlıklar prensi olarak sunarken, diğeri bir “ifadesinden” yol çıkarak anne hakkında en ağır ithamlarda bulunuyor!

“Narin, şunu şunla görmüş olabilir”, “Şunun şunla ilişkisi olabilir” vb…

Bir insan somut delil olmadan bu yakıştırmaları yapıyor ve bunu canlı yayında bütün ülke ile paylaşmaktan imtina etmiyorsa, iftira bu kişinin işi olmuş demektir.

İnsanların namusları ve haysiyetleri ile ilgili bu kadar rahat yargıya varmak, başka yerlerde de bizdeki kadar kolay mıdır bilmiyorum.

Bana sorarsanız bu insanlığa sığmaz. İnsanlığa sığmaz ama gazeteciliğe sığar. Türkiye’de sığıyor. Sığdırıyorlar!

İnsanın vicdanını kanatan böyle bir olayı bir “reyting savaşı” olarak görüyorlar.........

© Yeni Akit