Marksist toplum kuramında toplum, alt yapı ve üst yapı kurumları olarak iki temel yapıdan oluşur. Günlük hayatı biçimlendiren üretim ilişkileri yani ekonomi, alt yapı kurumlarındandır. Kültür ise bir üst yapı kurumudur.
Bu ikisi arasında bir ilişki mevcuttur. Ekonomi kültürü doğrudan etkiler. Yani alt yapı üst yapıyı belirler.
Ülkemizin batısı, 200 yıllık modernleşme hamlesinin nimetlerinden en çok istifade eden kısımdır. Türkiye’nin en büyük ve önemli şehirleri, en iyi okulları oradadır mesela… En büyük köprüleri, en büyük hastaneleri, en büyük fabrikaları, uluslararası şirketleri…
Dolayısıyla sinemanın da, tiyatronun da, sanatın her alanının da merkezi oradadır…
Kalkınmadaki bu coğrafi yoğunlaşma, Türkiye’nin batısı ile doğusu arasında sosyo- ekonomik, sosyo-kültürel farklar, çelişkiler, eşitsizlikler ve sorunlar üretmiştir. Bu sorunların sosyolojik çıktılarını günlük hayatımızın pek çok alanında yaşıyoruz.
Bundan dolayı Manisa ile Batman arasındaki sosyal, ekonomik ve kültürel uçurum giderek açılmıştır. Türkiye yanlış kalkınmış bir ülkedir. Marks’ın öne sürdüğü teze göre bu yanlış kalkınma modeli, doğu ile batı arasında bir kültürel kopuş meydana getirmiştir. Bunun kalkınma arzusunun dışında sebepleri de vardır elbette ama bu başka bir yazının konusu…
****
İşim gereği özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine sık sık gitme fırsatı buluyorum. Oradaki insan ilişkilerini, sosyolojiyi, kültürel dokuyu gözlemlemeye, anlamaya........