Gençliğin Hobi Bahçeleri

Üniversite tercih dönemi başladı.

Bu yıl üniversite sınavına 3 milyon 36 bin kişi girdi. Bu nereden baksanız Norveç nüfusunun yarısı kadar bir büyüklük demektir.

2010 yılında üniversite sınavına girenlerin sayısı 1 milyon 587 binmiş. 2000 yılında ise 1 milyon 407 bin. 1990’da 892 bin, 1980’de 466 bin…

1980’de Türkiye’nin 44 milyon olan nüfusu, 1990'da 54 milyona, 2000’de 64 milyona, 2010’ da 73 milyona ve 2024’te 85 milyona ulaştı.

Nüfus bu süre içerisinde 1.93 kat artmış.

****

1980’de Türkiye nüfusun yaklaşık % 1’i üniversite sınavına girmiş. 2024’te bu oran %3.53’e çıkmış.

2024 yılı itibariyle Türkiye’de üniversite mezunu sayısı 10 milyonu aşmış durumda. TÜİK verileri yükseköğretim mezunlarının oranını ,6 olarak tespit etmiş. Yükseköğretim mezunu olanların oranı 1970’te %1 iken 2021’de bu oran ,6’ya yükselmiş.

Üniversite mezunu olmanın bir gelişmişlik göstergesi olduğunu düşünüyor değilim. Bizimki gibi totaliter eğitim sistemleri nitelikli adam yetiştirmek yerine, ideoloji için kurşun askerler yetiştirmeyi esas alırlar. Dolayısıyla eğitim kademelerinde yükselmek, istisnalar hariç, değişime kapalılığın, fikri sabitin, bağnazlığın bir göstergesi gibi görünmüştür bana.

****

Üniversite sınavına bu kadar fazla insanın müracaat etmesi, üniversiteye yüklenen ve zaman içerisinde zayıflamak yerine daha da kuvvetlenen “statücü” yaklaşımla yakından ilgili bence.

Bazı insanlar, dünyada olup biten onca değişim ve dönüşüme ragmen, üniversiteyi hala bir statü aracı olarak görüyorlar. “Bir diploman olsun” sözü kulaklara küpe edilen bir sözdür bizde. Bu söz, toplumun statü göstergelerine karşı hassasiyetini çok güzel tasvir eder.

****

“Üniversite” kavramı, “universitates” kavramının evrilmesi ile oluşan Latince “universitas” kelimesinden geliyor. “Universitas”, lonca kelimesinin karşılığı aslında… Yani kendilerine has çıkarları olan kişiler........

© Yeni Akit