Ramazan bir kehribar tespih

Kehribar, Farsçadan dilimize girmiş bir birleşik kelime. Saman mânâsındaki keh ile “çeken” mânâsındaki “rübâ” kelimesinden yapılmıştır. “Saman çeken” demektir. Gerçekten açık sarıdan kızıla kadar çeşitli renklerde veya siyah renkte, yarı şeffaf, kolay kırılan bu fosilleşmiş reçine bir yere sürtüldüğü zaman hafif maddeleri kendine çekebiliyor. Sigara ağızlığı, bıçak sapı, ufak tefek süs eşyaları da yapılabilse de en çok tespihle anılır. Kehribar tespihin kıymeti ve keyfi bir başkadır.

Ramazan iklîmindeyiz. Bütün Müslümanlar diğer aylardan daha hassâs, dikkatli ve huşûlu yaşamaya gayret ediyor bugünlerde. Ramazan bir kehribar tespih gibi bütün iyilik ve güzellikleri kendine çekiyor.

En çok Kur’ân’ı çekiyor bu kehribar tespih. Ramazan ayına Kur’ân ayı desek yeridir. Bütün Müslümanlar günde hiç olmazsa bir cüz okuyarak hatmini tamamlamaya gayret ediyor. Daha fazlasına yetecek aşkı olanlar da az değil. Aşk, kehribarın çekici kuvveti demek. Aşkı fazla olanın tespihi daha çok Kur’ân, daha çok tilâvet çekiyor elbette. Kehribar tespihin çekiciliği kimilerini de “hatimli terâvîh”lere götürüyor. Hem Kur’ân hem namaz… Sâdece yüzünden okumayı değil, kehribar tespih Kur’ân’ın mânâsıyla da meşgûl ve hemhâl olmayı çeker. Müslüman, oruçla incelmiş bir kalple Kur’ân’ın mânâsını da okur ve onu elbette her zamandan daha derin ve doğru anlar.

Oruç, kehribarın olmazsa olmazı. Bu ayın alâmet-i fârikası. Allah için sabahtan akşama kadar yemeden içmeden kesilmek… Dışarıdan görülmez. Bu yüzden riyânın karışması çok zor. Oruçlunun nefesi Allah katında misk ü anberden daha güzel kokulu. Mükâfâtının derecesini sâdece Allah biliyor; o kadar yüksek.

Bu kehribar tespih, namazları da büyük bir iştiyâkla kendine çekiyor.........

© Yeni Akit