Müfredâttan önce öğretmen

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile ilgili tartışmalar bütün hızıyla sürüyor. Solcu, CHP’li, kemalistler “gerici, şeriatçı, Atatürk karşıtı” bularak topa tutarken bizim taraf yutkunarak değerlendirmeye devâm ediyor. Bizimkiler yeni müfredâtın Yusuf Tekin gibi bir bakanın zamânında hazırlanması ve müfredâttaki bir kısım müspet unsurlara bakarak destekliyorlar ama bir türlü aşılamayan mâlum “Türkiye gerçekleri”nin dayatmasıyla yine ve yeniden laik, seküler, Atatürkçü vurgulara bakarak da şaşkınlıklarını îmâ etmeye çalışıyorlar.

Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal Bey’in “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile alâkalı acıklı ve düşündürücü bir ironi barındıran değerlendirmesini sevdim:

Son 10 yıldır üzerinde çalışılan ve önceki gün görüş ve önerilere açılan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlıklı yeni müfredat taslağının, 100 yıldır süregelen modernleştirmeci eğitim sistemine bir alternatif oluşturacağı “kaygısını” taşıyordum açıkçası. Neyse ki, yayınlanan dokümanın “Okul Öncesi Eğitim Programı” başlıklı bölümünü açtığımda, ilk cümlelerin “Türk milli eğitiminin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini; Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa’da ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasa’nın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek” şeklinde olduğunu görünce pek rahatladım. (Yeni Şafak, “Şule öğretmen ve yeni maarif modeli”, 29. 04. 2024)

Bundan önce de birkaç defa müfredât iyileştirmesi denendi. Bugün........

© Yeni Akit