Sapanlar ve saptıranlar

Sapanlar ve saptıranlar

ABDULLAH YILDIZ

Sâffât Suresinin 27-28’inci ayetleri, bu dünyada hakkı ve hakikati inkâr yarışına girerek ellerindeki bütün imkânları başkalarını da inkâra sevk etmek için kullanan fanatik kâfirlerin kıyamet günü kendi aralarında söz düellosuna girerek birbirlerini nasıl suçlayacaklarını bir “erken uyarı” olarak açıklar:

“Biri diğerine yönelir, karşılıklı birbirini sorumlu tutup-suçlarlar. Derler ki: ‘Siz, evet siz, bize sağ taraftan gelirdiniz’.” 

Kur’an Yolu tefsirinde, inkârcıların kıyamet günü yaşayacakları suçluluk ve çaresizlik psikolojisi, çarpıcı ifadelerle tasvir edilir: “Militan örgüt mensuplarının, yaşadıkları hezimet ve dağılma sürecinin ardından birbirine düşmeleri ve birbirlerini suçlamaları gibi inkârcılar da dünyadaki sapkınlık ve haksızlıklarının bedelini ödeme noktasına geldiklerini görünce birbirlerini suçlayacaklardır.” Devamla:

Burada suçlayanlar sıradan inkârcılar, suçlananlar da onları hak yoldan saptıran liderlerdir. 

Sözlükte ‘sağ taraf’ ve ‘and’ manalarına gelen âyet metnindeki “yemîn” kelimesinin kullanımdaki değişik anlamları nedeniyle 28. âyet farklı şekillerde yorumlanmıştır. Buna göre; eski Arap kültüründe sağ taraf uğurlu, sol taraf uğursuz sayılır, bir şeyin sağdan gelmesi uğur ve hayır olarak yorumlanırdı. Kur’an’da iyilerin amel defterlerinin sağ taraflarından, kötülerin amel defterlerinin de sol taraftan verileceğini bildiren ifade tarzı (Hâkka, 69/19, 25) sağ ve sol kelimelerinin gelenekteki bu simgesel kullanımına dayanır.

Dolayısıyla âyetteki “Sağ taraftan........

© Yeni Akit