Modern çağın internet dünyası ve oradan süzülen yapay zekâ, hepimizi savurup duruyor. Dehşet bir kültür emperyalizmi istilası söz konusu.
Sadece biz Müslümanlar değil, bir zamanların devrimci Marksist, liberal, ne bileyim işte, ne kadar fikir üreten akım varsa hepsi de küresel kültür emperyalizminin uşağı olup çıktık. Kitap okumak, düşünüp fikir üretmek, dünyadaki gelişmeleri takip ederek ona bir alternatif sunabilmek gibi bir ortak aklımız ve derdimiz kalmadı. Entelektüel düzey diye bir şey kalmadı. Asrın felaketi diyoruz ya hani, aslında asıl felaketi düşünce dünyamızdaki oluşan fay hatlarında yaşıyoruz. İsmail Kılıçarslan da böyle düşünüyor. Bir makalesinde şunları yazmış: “90’larda Türkiye’ye her zorluğa rağmen hâkim olan düşünsel çeşitlilik kendini küresel kültür endüstrisi eliyle (ve aslında bir miktar da AK Parti iktidarlarının bu küresel kültür dayatmalarıyla mücadele etmeyi hiç aklına getirmemesiyle) “mono” bir şekle büründürdü. Öyle bir noktaya geldik dayandık ki örneğin ne Marksistlerin ne İslamcıların herhangi bir şekilde “faizi ortadan kaldırma” ajandası kalmadı. Küresel kültür dayatması, teorik planda bile bu tartışmayı yürüttürmüyor kimseye.”
Kasnak boşa dönüyor. İslami devleti fikri evlere şenlik. İnsanı hasletler noktasında da dökülüyoruz.
Bu yara dikiş tutmaz. Maraş’ın sokaklarında “adam arıyorum adam” diyen pehlül de aslında kaht-ı ricale işaret ediyordu. Yani adam yokluğu, insan yokluğu... Adam çok aslında da, eskilerin tabiriyle “kaht-ı rical” dediği, yetişmiş, donanımlı insan yok.
2012 yılında Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam’ın genel........