![]() |
|
![]() |
Bekir CoşkunSözcü |
“Direnme hakkı” yasalarla verilmez… Yasalar, direnme hakkını sadece tanır… Ya da tanımaz… ★ Ama direnme hakkı vardır ve direnme...
Bizim gecelerimiz sizin gecelerinize benzemez… Yastıklarımız bir rotatifin merdanesi gibidir… Durmadan döner, baskı bitmez… ★ Bizim...
Baştan söyleyeyim: Kanı kırmızı değildir… ★ Zeki hayvandır, yuvarlak gözleri, geniş alnı, sarkık çenesi ile görünce zaten siz...
Gazetedeki resimde görür görmez tanıdım… O ayakkabıydı… Aynen bıraktığım gibi, hiç değişmemiş… Bu kadar zaman geçti, toprak...
Bu bayram sizin için… Kuru ekmeklerin bohçalara sarılışı, kağnıların yola çıkışı, boz bayırda kayanın dibinde asker yarasının...
Utanmadan Öğretmenler Günü'nü kutladılar… ★ Aslında öğretmenleri hiç sevmediler… Her fırsatta çocukları öğretmenden koparıp...
Yaşamlarında hep bir pencere vardır… Tayinleri çıkar, uzaklara doğru durmadan yer değiştirirler, başka bir kente giderler, başka...
Atkuyruğu saçı severim… Utanmasam dönüp dönüp bakarım arkasından… ★ Teyzem hastaydı, o gün telefonda “Ben iyi değilim… Gel seni...
O sene Seyfe Gölü kıyısındaki Malya çiftliğine gitmiştik… Henüz saçlarımız siyahtı… Gece odalarımıza çekildikten birkaç saat...
Aşık Veysel'i dinliyorum kaç gündür: “Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile döğmeyince kıt verdi...
Ne çok şey sensin… Yemeğin tuzu… Çatal bıçak sesi… Saksıdaki çiçeğin suyu… Perdeler… Ağır işçi… Gece bekçisi… Baba...
Son kırlangıç da geçti başımın üzerinden… Artık mevsim güz… Güz hüzün zamanıdır… Canım sıkılır kuşların gidişine…...
Kimi zaman sokağa girdiğimdeki o yemek kokusu gelir burnuma… İçime çekerim… Hangi evde pişerse pişsin, birazdan kapı çalınır, bacım...
Işık sızar kimi pencerelerden… Perdeler karanlığa karşı durur… Aydınlığı kaybeden insanlar kendi minik ışıklarını...
Onu avucumda eve getirdiğim gece camlara gidip annesini aradı, annesi sabaha kadar evin etrafında dönüp durdu… Ertesi gün Cunda'dan...
“Ayağımız takılıp da düşeceğimiz zaman, otomatik olarak koşmaya başlarız… Çünkü beynimiz, ayaklara düşmekte olan üst tarafın...
Bugün de havada hiç kuş görmedim… Begonviller açmayalı sanki bin senedir… Erkenden yaprakları toplamışlar… En sevdiğim şeydi,...
Naylon leğenleri görünce bakır dövme tabakları satıcıya verdiler, anneanne'nin tepsisinden kablo yapıldı… Floresan tavana asılınca,...
Unutulurum diye üzülme sakın… Şimdi daha çok aklımızdasın… ★ Bu kadar hain varken bu memlekette… Her başımız derde...
Bugün 10 Kasım… Üzülebiliriz… Canımız yanabilir… Yaşamlarımız bir karabasana dönebilir… Mutsuz, şaşkın, hatta umutsuz...
Bir odada dört mum sessizce yanıyordu… Birinci mum: “Ben Barış'ım!” dedi… “Ancak kimse benim sürekli yanık kalıp, etrafıma...
Dün yine kulaklarım çınladı… Ne zaman bir yerime bir şey olsa… Diyelim ki genzim yansa, burnum sızlasa, hıçkırık tutsa, ne zaman...
Öyle diyordu haber: “Bu kış zor olacak…” ★ Yakında kar yağacak… Pencerenin camına yanaşıp gözüken sokak lambasının altına sanki...
Bizim gecelerimiz sizin gecelerinize benzemez… Karanlık sessizleştikçe, bizim gecelerimizde sesler çoğalır… El ayak çekildikçe, gelenimiz...
Elini ağzına kapatır da kıkır kıkır… Ya da kahkahalar attığında… Hiç fark etmez… Kadınlar gülmez… ★ Çünkü… Yüreğinin bir...
Ne zamandır havada bahar kokusu vardı… Ağaçlar tomurcuklarını vereceklerdi az daha… Güneş sıcak, rüzgar nazlı… Aşk danslarına...
İŞSİZ sabah uyandığında uzun uzun tavana bakar… Dışarıdan gelen sesleri dinler… Önden geçen arabaların uğultusu, uzaktan sokak...
Kimi evlerde ışıkları erken yakarlar bu günlerde… Karanlık başka anlamdadır… Sabahlara kadar uyumaz büyükler… Gece karanlık… ★...
Yeşil ışık yandığında canım geçmek istemiyor… İnadına… ★ Mırıldanan şarkılar yarım kalıyor… İnadına detone ses...
Bir an için Gazze'de çocuk olun… Bütün gece evinizin üzerinde dolanan vınıltılı insansız uçaklar, yan sokakta arkadaşınızın evinde...
9 yaşında elinde küçük bayrağıyla bugün gelen o minik oğlan odur: Cumhuriyet… ★ O kadın; dişi bir kaplana benzer… Üç şeyini asla...
Başınızı dört bir yana çevirip bakın; her şey Cumhuriyet'in eseridir… Şu şehirler, şu kasabalar, şu yollar, şu otomobil fabrikaları,...
Hatırlar mısın; evimizin arkasındaki tarladan sana çiçek topladığımda, yarısı eksik olurdu yaprakların… Çünkü ben daha yolda fal...
Bu yazıyı zor şartlar altında yazıyorum. Telefonlar durmadan çalıyor, televizyonlar kapıda, haberciler durmadan bizden söz ediyorlar, benim...
Tıbbi laboratuvarda çalışan okurumla karşılaştığımızda bir süre bana öyle baktı… “Düzelmişsiniz” dedi… “Ne bakımdan?”...
“Trata”lar geçiyor evimizin önünden… Uzun bir kayık, tam ortasına oturmuş balıkçı… Hem gidiyor hem düğüm atıyor ağlara…...
Gece herkesin uyuduğu saatlerde, hastane odasının camından Ankara'ya baktım… O uzaklardaki ışıkların birisinin dibiydi belki… Tıfıl...
Bu kadar çok “Çocuğu” olan anne azdır… Kediler, köpekler, kirpiler… Kış geldiğinde, doğada yiyecek azaldı mı cama dizilirler;...
Kapı zili sesinin bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Nur içinde yatsın sevgili ustam, ilk Yazı İşleri Müdürüm Ahmet Nadir, emekli olup...
Yıllar sonra bazı yazılarını okuduğunda, aslında kendi kaderini yazdığını anlar yazar… ★ “Komşunun radyosunda, her sene bu mevsimde...
Yazı bilmem Yazarım yazı bilmem Bu yaz böyle geçti Gelecek yazı bilmem… ★ Korona belasının ilk günleriydi… Henüz kimse işin...
Bugün Dünya Hayvan Hakları günü. Daha birkaç gün önce, Karadeniz'deki bir üniversitenin bahçesindeki dişi köpeğin vajinasından el feneri...