Yıldırım Koç yazdı…
“Domuzdan post” olmaz atasözünü, “başka devletten dost olmaz” biçiminde tamamlayabilirsiniz.
Peki, bunun Sovyet Rusya ve eski TKP ile ne bağlantısı var?
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 30 Aralık 1922 tarihinde kuruldu. Rus Devrimi’nden sonra, bu tarihe kadar, ülkenin adı Sovyet Rusya idi.
Eski TKP, 2 Mart 1919 tarihinde kurulan Üçüncü Enternasyonal’in (Komintern, Komünist Enternasyonal) bir bölümü, “seksiyonu” veya şubesiydi. Eski TKP, Komintern yönetiminin aldığı kararları uygulamakla yükümlüydü. Komintern de, 1943 yılında tasfiye edilinceye kadar, Sovyet Rusya’nın ve 1923 yılından itibaren SSCB’nin dış politikasının bir aracıydı. Bu durumda, eski TKP de, Sovyet Rusya’nın ve ardından SSCB’nin dış politikasının bir aracı konumundaydı.
Devletler arasında dostluk yoktur. Devletler, son derece doğal olarak, kendi çıkarlarını korurken, geçici ittifaklar kurarlar. Türkiye’nin Sovyet Rusya ve ardından SSCB ile ilişkileri, karşılıklı çıkar hesaplarına dayalı biçimde gelişti.
Kurtuluş Savaşı yıllarında Sovyet Rusya’dan son derece önemli miktarda silah, cephane ve altın alındı. Ancak bu yardım, dostun dosta aktardığı bir kaynak değildi. Sovyet Rusya, kendi çıkarlarını koruyabilmek amacıyla bu yardımı, bazen gecikmeli olarak, aktardı. Ancak bu arada başka arayışları da ihmal etmedi. Bu arayışlardan birine değerli araştırmacılar Erden Akbulut ve Erol Ülker’in 2022 yılında yayımlanan Komintern, TKP ve Kürt İsyanları (Yordam Kitap, İstanbul, 2022) kitabında rastladım.
Bu kitapta “Komintern’den Yunan Hükümeti’ne Yapılan Teklif” başlıklı bölümde (s.27-30), Yunan tarihçi Dimitri Kitsikis’in kitabından alıntı yapılarak, Sovyet Rusya’dan bir yetkilinin Yunanistan’a gelerek Yunan hükümetine Türkiye aleyhinde bir öneri ilettiğine ilişkin bir iddia yer alıyordu. Akbulut ve Ülker, aktardıkları bölümün dipnotunda şöyle bir tespitte bulunuyordu: “Burada dile getirilen Komintern temsilcisinin teklifi konusunda inceleyebildiğimiz arşiv belgeleri arasında herhangi bir doğrulayıcı bilgi görmedik.” (s.27)
Dimitri Kitsikis’in kitabı babamın kütüphanesinde vardı. Kitap benim hiç ilgimi çekmemişti. Kitabı babam da okumuş ve bu bölümü ilginç bulmuş.
Bu iddiayı doğrulayabilecek bir kaynak, bu yıllarda Büyük Millet Meclisi adına Sovyet Rusya’da büyükelçi olan Ali Fuat Cebesoy’un kitabı olabilir.
General Ali Fuat Cebesoy, Kurtuluş Savaşımız sırasında önce Garp Cephesi Komutanıydı. 21 Kasım 1920’de Moskova’ya büyükelçi olarak atandı. 19 Şubat 1921’de Moskova’ya ulaştı ve 2 Haziran 1922 tarihine kadar bu görevi yerine getirdi.
Önce Ali Fuat Cebesoy’un Moskova Hatıraları, 21.11.1920 – 2.6.1922 (Vatan Neşriyatı, İstanbul, 1955) kitabından, sözünü ettiğim iddiayı doğrulayabilecek bir bölüm aktarayım. Ardından Kitsikis’in kitabındaki bölümü vereceğim.
Ali Fuat Cebesoy şunları yazıyor:
“Ruslar, bu kadarla kalmamışlardı. Yunanistan’a cesaret vermek için onlarla siyasi münasebetler........