Endişelenmeli miyiz?

Yavuz Alogan yazdı…

Emekli Orgeneral Ali Fuad Erden, 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın Kurmay Başkanı olarak katıldığı Kanal Seferi’ni (1915) Suriye Hatıraları adlı kitabında edebi üslûpla, canlı tasvirlerle anlatır. Kitabın bir yerinde “hakikat” ile hakikatin “düzeltilmiş şekli” arasında ayırım yapar. Resmî raporlarda yer alan “hakikat” gazetelere “düzeltilmiş” olarak aktarılmaktadır. Şöyle der:

“Harpte, her memlekette, ajansa ve gazetelere verilen tebliğler hep böyle ‘düzeltilmiş’tir. Halka gerçek olduğu gibi bildirilmez; zaferler daha parlak, yenilgiler hafif, düşmanın başarıları sönük, yenilgileri ise hezimet şeklinde tasvir edilir. Bu, beşeridir ve geneldir” (Ali Fuad Erden, Birinci Dünya Harbi’nde Suriye Hatıraları, İş Bankası Yayınları 2003, s. 79).

Biz Kanal’ı ele geçirmek için “taarruz” etmiştik, diyor Ali Fuad Erden. Fakat başarılı olamadık. Başarısızlığa “keşf-i taarruzi” (taarruz için keşif) adını verdik, gazetelerde bu şekilde yer aldı.

Günümüzde her “hakikat” birkaç dakika içinde milyonlarca izleyiciye “düzeltilmiş” olarak aktarılıyor. Savaşan tarafların gönüllü ya da paralı kalemşorları dünyayı saran internet ağlarında kendi saflarının zaferlerini daha parlak, düşmanın yenilgilerini ise hezimet olarak gösteriyorlar.

Bizim merkez medyadaki savaş yorumları ise eğlence kabilinden. CNN-Türk’te yorumcu “Şu anda Körfez’den bir tanker uçağı kalktı” diyor mesela. Elindeki sopayla uçağın güzergâhını gösteriyor, bir yeri işaretleyerek “İşte burada bekleyecek,” diyor. Sanki Amerikan Hava Kuvvetleri Komutanı!

Ortadoğu’da başlayan savaşa ilişkin merkez medyadaki askerî ve siyasî yorum ve perspektiflerin ne “hakikat”i yansıttığını, ne de yakın geleceği görebildiğini anlıyoruz.

Bir kez başlayan savaş, belirli bir eşik aşıldıktan sonra kendi mantığını ve kurallarını dayatarak, tarafları peşi sıra sürükler. Silahların patladığı bir ortamı tam olarak denetleyemezsiniz. Kâğıt üzerinde belirlenen hiçbir strateji ve taktik tam olarak uygulanamaz, sahada gerçekleşen etkileşimler beklenmedik olaylara yol açar ve taktik düzeyde sürekli yenilenmeyi gerektirir.

Bununla birlikte, üç bakış açısı “hakikat”e yaklaşmak ve yakın geleceği kestirebilmek için ipuçları sağlar.

Birincisi, savaşan tarafların askerî teknolojisi ve bunu kullanma kapasitesidir. Bugünün savaşlarında büyük güçler ve onların vekilleri büyük/küçük çatışmaların öncesinde “dijital Pearl Harbor fırsatı” (kavram savaş tarihçisi Jeremy Black’e aittir) denilen şeyi yakalamak için teknolojik kapasitelerini sonuna kadar kullanacaklardır. Bu fırsat siber saldırılarla hasmı tamamen ya da kısmen körleştirmeyi, onun askerî kabiliyetini ve mühimmatını hedef almayı sağlar. Birkaç saatlik, belki yirmi dakikalık körleştirme, körleşen tarafa çok ağır bir bedel ödetecektir.

İstihbarat teknolojisini de........

© Veryansın TV