Hamasi siyaset, beylik muhalefet

Şahin Filiz yazdı…

Muhalefet partilerinin sayısı 135’e ulaştı ve bu sayı her geçen süre artıyor. Tek bir iktidar partisine karşı bu partilerin hepsi muhalefet cephesinde yer alıyor. 135 partiden günde 135 ses çıkmasını beklerken belki birkaçı hariç büyük çoğunluğu kâğıt üzerinde varlıklarını sürdürmekten memnun görünüyor. Dostlar muhalefette görsün. Oysa demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü için muhalefet en az iktidar kadar, belki ondan daha çok vazgeçilmez demokratik cephedir.

Bu partiler, görünüşte iktidara ve onun icraatlarına karşı kendi parti programlarını, vaatlerini ve neye neden karşı olduklarını, kısaca iktidardan farklı düşündüklerini ortaya koymak için siyaset sahnesinde yer aldıkları savındadır. Ancak gerçekte iktidarla muhalefet arasında giderek gri, müphem ve karmaşık bir alan oluşmakta; aralarındaki sınırlar görünmez hale gelmektedir. Bu belirsizlik ve sınırların silikleşmesi iktidara yararken, 135 muhalefet partisi için pek de iyiye yorulacak bir şey değildir. Öyle ki 31 Mart seçimlerindeki yengi, fiilen bütün muhalefet cephesinin yengisi iken, kasıtlı ya da kasıtsız yanlış muhalefet, durumu kendi aleyhine çevirerek mahcup ve itaatkâr bir psikolojik hal içine girmiştir. Yengi ile yenilgi arasındaki sınırlar kalkmış, “sizi son seçimlerde yendiğimiz için kusurumuza bakmayınız” ürkekliği nerdeyse tüm muhalefetin ruh durumunu yansıtır olmuştur.

Bunun bence nedenleri vardır.

İlki, hamasi siyasettir. Gücünü, ufkunu, kadrosunu ve seçmen sayısını aşan hamasi nutuklar, enflasyon, işsizlik, iç ve dış sorunlar gibi giderek büyüyen çaresizlik karşısında Türk halkına anlık umut dışında gerçek anlamda somut çözümler sunmaktan uzak kalmaktadır. Bu hamasi siyaset, liderlerden çoğunun gözünü karartmakta; kendi teşkilat yapısını sağlamlaştırmak ve parti için rasyonel gerçekçi ve Cumhuriyetimizin bekasını ilgilendiren temel programlar hazırlamak, Türk halkının birebir yaşadığı sorunlara akılcı çözümler bulmak yerine, hamasi nutuklarla günübirlik muhalefet yapma yolunu seçmektedir. Hamasi konuşmalar, halkı geçici ve altı doldurulamayan umutlarla oyalamakla kalmamakta; iktidara yönelik eleştirilerin ciddiyetini ve geçerliliğini de gölgelemektedir. Daha ileriye giderek “şeref”, “namus”, “ölümüne dek” gibi halkın en saklı duygularına seslenilerek gerçek halk muhalefetini iğdiş etmektedirler. Abartılı, gerçeklikten uzak, hayalperest ve kuru avuntu içeren propagandalar, “biz iktidardan daha dindarız” gibi sübliminal iletilerle süslenmekte; aslın kopyası olunmadığını kanıtlamak için ipe sapa gelmez söylemler geliştirilmektedir.

Peki bu hamasi siyaseti yaparken kendileri inanıyor mu? Bence inanmıyorlar. Çünkü onlar da tıpkı iktidar gibi, önce inanıyor sonra biliyorlar. İnanç bilgiden önce geliyor. “Önce inanacaksın, sonra gerekirse, bilirsin, hem bilmesen de olur, yeter ki inan.” İnanç deyince yalnız dini inancı kastetmiyorum. Muhalefet olduğunu gerçekten bilmemizin önüne engeller koyarak bizi muhalefet olduğuna inandırmak için eleştirdiği iktidara bile bazen parmak ısırtan yollar izleyebiliyorlar. Türk........

© Veryansın TV