İngiliz oyunu |
Hüseyin Vodinalı yazdı…
Türkiye üzerinde son günlerde dönen dolaplardaki İngiliz parmağını anlatmadan önce biraz yakın tarihe uzanalım.
İngilizler zayıf donanmalarıyla köhne bir imparatorluk olarak bugün fazla ön planda olmasalar da entrikaları hala yaşıyor.
Britanya Emperyalizmi’nin en acı kurbanlarından olan Hindistan’da şöyle bir atasözü vardır: “Eğer derede iki balık kavga ediyorsa, mutlaka oradan uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir!”
İngilizler CIA ve Mossad arkasında saklanmasını iyi bilir. Fazla öne çıkmaz. Cerrahi dokunuşlarla coğrafyanın eski mimarlarından olmanın avantajıyla hareket eder. (Son dönemde bu kuralı da esnettiler ya o da ayrı!)
Ukrayna da bir istisna değildir.
Başlıyoruz:
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazizm teorisyeni ve Doğu Bakanı (Ostminister) Estonya Reval doğumlu Alfred Rosenberg, SSCB halklarının Führer Adolf Hitler yararına ayaklandırılması işini Letonyalı Gerhard von Mende’ye emanet etmişti.
Von Mende bunu yaparken, 3. Reich’ın düşüşünden sonra CIA tarafından ele alınan azınlıkların manipülasyonu için bir model tasarladı. Von Mende, İhvancı Kudüs Baş Müftüsü Emin el-Hüseyni’nin yardımıyla Göttingen ve Dresden’de mollalar için okullar kurdu, Kırım’a bir Başmüftü atadı ve Doğu SS alaylarını askere aldı.
Fransız gazeteci yazar Thierry Meyssan’a göre, Letonyalı Von Mende, aynı zamanda Ukraynalı Nazi “milliyetçi” Stepan Bandera’nın da ayakçısıydı.
Washington’da Başkanlar Truman ve ardından Eisenhower, Sovyetlere karşı psikolojik savaşa odaklanmaya karar verdiler. CIA, Münih’te Radio Liberty’yi işleten AmComLib’i (SSCB Halklarının Kurtuluşu için Amerikan Komitesi) kurdu.
Gerhard von Mende’yi bu iş için ‘geri dönüştürdüler’. Said Ramazan’a (İhvan kurucusu Hassan el-Benna’nın damadı) emanet edilen Münih’teki caminin yapılmasını öneren oydu. Stepan Bandera’nın sorunlarını çözen ve onu MI6 ve CIA’e alan da (Reinherd Gehlen ile birlikte) oydu.
CIA ve MI6 ile işbirliği içinde, yani Frank Wisner (CIA kurucusu ve Nicolas Sarkozy’nin büyükbabası) ve ünlü İngiliz casus Kim Philby’nin gözetiminde çeşitli operasyonlar planlandı. Ancak Philby (ünlü köstebek) Kraliyete ihanet etti ve KGB’ye bilgi verdi.
Nazi’den dönme MI6 ajanı Bandera 1955’te KGB tarafından öldürüldü ve Almanya’da gömüldü.
İngilizler Amerikalı kuzenleri ile birlikte, SSCB döneminden itibaren Ukrayna’da derin çalışmalar yaptılar.
UkroNazileri ülkelerinde ve dominyonlarında işe aldılar. Mesela Alman Nazileri genellikle Güney Amerika’ya kaçarken Ukronaziler İngiliz sömürgesi Kanada’yı tercih etti.
Bunlardan bazılarının torunları Chrystia Freeland gibi Kanada’da bakanlık görevine bile geldi.
İngiliz ordusu ve gizli servisleri Ukrayna’daki bu son savaşın öncesinde de önemli bir rol üstlendiler.
The Grayzone tarafından ele geçirilen e-postalar ve iç yazışmalar, Ukrayna vekil savaşını “ne pahasına olsa da” tırmandırmayı ve uzatmayı planlayan bir İngiliz askeri ve istihbarat ekibinin detaylarını ortaya koyuyor.
Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin hemen ardından İngiltere Savunma Bakanlığı yönetimi altında toplanan gizli hücre, kendisini Project Alchemy (Simya Projesi) olarak adlandırdı.
İngiliz liderliği, Kiev ve Moskova arasındaki barış görüşmelerini sabote ederken, hücre “Rusya’ya yönelik stratejik ikilemler, sabotajlar ve entrikalar” uygulayarak “savaşı devam ettirmek” için bir dizi plan ortaya koydu.
Üst düzey bir İngiliz Savunma Bakanlığı yetkilisi tarafından kurulan Project Alchemy, Batı ile Rusya arasında bir savaş arzusuyla birleşmiş kıdemli askeri ve istihbarat ajanlarından oluşuyor.
Project Alchemy, İngiltere’nin Daimi Ortak Karargahı’nın başkanı olarak “İngiltere liderliğindeki ortak ve çok uluslu denizaşırı askeri operasyonları planlamak, yürütmek ve entegre etmekle” görevli Tümgeneral Charlie Stickland’ın kişisel emirleri üzerine........