Çehov’un tüfeği

“Dışarıda güzel bir yaz gecesi… Uçağa binmeden evvel son bir sigara yakıyorum. Uzakta, çok uzaktaki bir köyün ışıkları geceyle oynaşıyor.

Tanık olduğumun bir savaştan daha fazlası olduğu kanaatindeyim. Tarihin büküldüğü, dünyayı yeni bir dengeye doğru sürükleyen bir mücadelenin ön cephesindeydik.

Doğu’nun yüzyıllardan bu yana süren geri çekilişinin sonlandığı, Batı’ya doğru yaptığı ileri hamlenin ete kemiğe bürünmüş halini gördüm.

Yıkılmış şehirler, tanklar, toplar ve tüfekler…Sadece sonuçtan ibaret. Evet, tarih bükülüyor.”

Sadece bir gazeteci yazar değil bir edebiyatçının güçlü kalemiyle bize Ukrayna/NATO-Rusya savaşını anlatıyor Onur Sinan Güzaltan.

Güzaltan’ı Kahire’de yaşarken yazdığı “Tanrı Bizi İster mi?” kitabından biliyorum ve takip ediyorum.

O kitabı da çok güzeldi. Arap Baharı’nı, Amerikan Büyük Ortadoğu Projesi olarak başlayan fakat sonrasında başka bir şeye dönüşen o büyük dönemeci de yerinden bize anlatmıştı.

İyi bir eğitim, sağlam bir dünya görüşü ve gazeteciliği de aşan bir kalem yeteneği.

Ve en önemlisi de “Orada olmak”.

Bir Ernest Hemingway veya John Steinbeck’in dış/savaş muhabirliği tadı alıyorum satırlarından.

Onların kitapları Nobel’i aldı, Sinan’ın da hadi bir nobeli olmasa da kitaplarının mutlaka okunması gerek diye düşünüyorum.

2022’de başlayan savaştan bu yana Rusya’da yaşıyor ve bir gazeteci hatta edebiyatçı gözüyle olan biteni bize anlatıyor bu son kitabında: “Vişne Bahçesi’nde Savaş – Rusya Nereye?”

Kitap ismini Çehov’un ünlü eseri Vişne Bahçesi’nden alıyor.

Ben de Çehov’un oyunlarında, “eğer oyun başladığında duvarda asılı bir tüfek varsa, o tüfek oyun bitmeden mutlaka patlar” kuralından hareketle yazı başlığı seçtim.

Çehov’un duvardaki........

© Veryansın TV