Denizdeki Çin’in mimarları
Cem Gürdeniz yazdı…
İkinci Dünya Savaşı bittiğinde Pasifik’in en kalabalık ülkesi Çin, daha ulusal birliğini sağlamamıştı. Nüfusu yarım milyar, milli geliri 20 milyar dolardı; aynı dönemde ABD’nin geliri 280 milyar dolardı. Son 14 yılda (1931-1945) savaşlardaki toplam insan kaybı 20 milyonu aşmıştı. 1839 sonrası 110 yıllık aşağılanma dönemi sonrası 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti, Mao liderliğinde kuruldu. Ancak iç savaş sonunda kıyılarından 100 mil uzaklıktaki Tayvan (Formosa) Adası General Çan Kay Şek liderliğinde ABD’ye bağlı bir devlet olarak anavatandan koparıldı ve Çin Cumhuriyeti ilan edildi. Birleşmiş Milletler 1971 yılına kadar ABD baskısıyla BM’de komünist Çin Halk Cumhuriyeti yerine Tayvan adasındaki Çin Cumhuriyetini tanıdı. Yani yarım milyarı aşkın Çinli yerine 14 milyon Çinli BM’de temsil edildi. Bu hamle Çin’i denizden çevrelemek ve bir nevi Okyanuslardan irtibatını kesmek için kullanıldı. Mao, Japon işgalinin, İkinci Dünya Savaşının, İç Savaşın yaralarını sarmaya ve ana vatanın güçlenmesini sağlarken deniz kuvvetlerini ikinci planda tuttu. Temel önceliği kara savunmasıydı; donanma, nehir ve kıyı harekâtlarıyla sınırlı küçük bir kuvvet olarak kaldı.
Çin, ilk nükleer silahını Sovyetlerin yardımı ile 1964’te patlatmıştı. Ancak ikinci darbe yeteneği sağlayan füze atmaya uygun balistik füze denizaltısına (SSBN) sahip değillerdi. O dönemde Çin silahlı kuvvetlerinin başındaki Mareşal Nie Rongzhen (aynı zamanda Çin atom bombasının babası) Devlet Başkanı Mao Zedong’a Çin’in mutlak surette nükleer bir denizaltıya sahip olmasını ve ABD ile SSCB tekelinin kırılması gerektiğini tavsiye etmişti. ABD, ilk nükleer denizaltısı USS Nautilius’u (1954) denize indirmiş ve 1958 yılında Kuzey Kutbunu suyun altından geçirmişti. Sovyetler, K 3 Leninsky Komsomol (1957) denizaltısını denize indirmiş ve 1958 yılı ortasında ilk nükleer güç seyrini gerçekleştirmişti. Bu gelişmelerden etkilenen dünyanın en kalabalık ülkesinin lideri Mao da nükleer denizaltıya sahip olmak istiyordu. 1958 ağustosunda, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi (ÇKP) ‘denizaltı yeni teknolojileri geliştirme’ kararını yayınladıktan sonra Mao ‘’nükleer denizaltı inşası on bin yıl da sürse yapacağız!” demişti. 1950’li yılların sonunda Çin teknolojisi ve ulusal gücü söz konusu alanda bir girişimde bulunabilecek seviyede değildi. 1958-1962 arasında yürütülen Büyük İleri Atılım (Kültür Devrimi) ile ortaya çıkan kıtlık, değil teknolojik devrimleri yürütmeyi, 45 milyonun açlık ve iç olaylar nedeni ile ölmesini önleyememişti. Herşeye rağmen 1950’lerin ortasında Çinli Mühendis Huang Xuhua ve ekibi çok gizli tutulan ve 09 projesi olarak anılan ilk nükleer denizaltı inşası için çalışmalarına başladı. O dönem ellerinde abaküs ve yurtdışında çıkan gazete ve dergilerden toplanmış olanlar dışında bilgi yoktu. İlk dizayn 091 sınıfı nükleer tahrikli saldırı denizaltısı (SSN), Xuhua tarafından o dönemin genel eğiliminin aksine göz yaşı damlası şeklinde çizilmişti. Diğer dizayn, 092 projesi olarak, balistik füze denizaltısı için planlanmıştı. Yıllar sonra Xuhua, bir Çinli diplomatın George Washington sınıfı bir Amerikan denizaltısının oyuncak mağazasında satılan plastik maketini ABD’den getirmesi ile çalışmalarının doğru yolda gittiğini anlayıp, çok mutlu olmuştu. 1967 Ekim’inde ilk plan sonuçlandı. 091 projesinin (Han sınıfı SSN-Saldırı Denizaltısı) ilk gemisinin omurgası, Huludao Tersanesinde kızağa kondu. 26 Aralık 1970 günü denize indirilen gemi Çin Donanmasına (PLAN) 1 Ağustos 1974 günü resmen katıldı. Böylelikle ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere ve Fransa’dan sonra nükleer denizaltıya sahip beşinci ülke Çin oldu. Mao’nun istediği olmuştu. Bu başarı hem teknolojik hem psikolojik bir eşiğin aşılmasıydı. Denizaltının hizmete girmesinden 2 yıl sonra 1976’da Mao öldü. Bu projeden çıkarılan derslerle yürütülen 092 projesinin (Xia sınıfı SSBN-Balistik Füze Denizaltısı) ilk gemisinin omurgası aynı tersanede 1978 yılında kızağa koyuldu. 30 Nisan 1981 tarihinde denize indirilen gemi, 1987 yılında donanmaya katıldı. Böylece bir abaküsle başlayan SSN ve SSBN yolculuğu başarıyla sonuçlanmış oldu. Mao’nun 10 bin yılı, Xuhua sayesinde 29 yıl sürmüştü.
Mao dönemi, askeri zayıflıkla birlikte stratejik farkındalığın da doğduğu dönemdi. Çin, coğrafi kaderinin denizle bağlantılı olduğunu ilk kez bu yıllarda sistematik biçimde kavradı. Soğuk Savaş yıllarında Çin, Sovyetler Birliği’yle iş birliği ve kopuş arasında gidip gelirken denizcilikte kendi kaderini belirleme zorunluluğunu fark etti. Bu dönemde başlayan gemi inşa faaliyetleri ve liman modernizasyonu, Çin’in ileride okyanuslara açılacak ekonomik damarlarını oluşturdu. Mao döneminde yapılan liman yatırımları, tersane genişletmeleri ve 1961’de kurulan devlet kontrolündeki ilk deniz taşımacılığı şirketi (COSCO), geleceğin deniz gücü altyapısını sessizce inşa etti. Bu alt yapının günümüzdeki sonucu COSCO’nun dünya konteyner taşımacılığında ’dan fazla paya ulaşmasıdır. Sadece gemi değil aynı zamanda liman işletmeciliğinde de dünyanın en büyük yatırımcı ve işletmecileri arasındadır.
1976’da iktidara gelen Modern Çin ekonomisinin mimarı, devlet aklını en üst seviyede kullanan kısa boylu olduğu için halk arasında Cüce olarak anılan Deng Xiaoping’in “Reform ve Dışa Açılma” politikası sadece ekonomiyi değil, savunma doktrinini de dönüştürdü. Deng, “dört modernizasyon” hedefinin biri olarak silahlı kuvvetleri belirledi ve donanmanın modernizasyonuna öncelik verdi. Bu dönemde Amiral Liu Huaqing’in “aktif savunma” stratejisi benimsenerek Çin Donanması ilk kez kıyıdan açık denizlere (onun tabiri ile mavi deniz) görevlerine hazırlanmaya başladı. Çin, Hubei eyaleti kırsalında yoksul bir ailenin oğlu olan Amiral Liu, Kara Kuvvetlerinden deniz kuvvetlerine seçilen subaylar arasındaydı. Denizi ilk kez donanmaya geçtiği 1952’de Qingdao’da gördü. 1982 yılında Donanma Komutanı olduğunda o anı şöyle tanımlıyordu: “O güne dek denizi yalnızca haritalarda görmüştüm; şimdi karşımdaydı. Sonsuz bir güç, aynı zamanda sonsuz bir bilinmezlikti.” Amiral Liu, Sovyet Voroshilov Deniz Akademisi’nde eğitim gördü. 1980’lerde Çin Donanması’nı kıyı şeridine zincirleyen ‘’kıyı savunması’’ anlayışını ters yüz ederek “yakın deniz savunması” doktrinini kurdu. Sarı Deniz–Doğu Çin Denizi–Güney Çin Denizi–Tayvan–Okinawa Filipinler hattını Birinci Adalar Zinciri; Guam, Mairana Adaları, Palau ve Caroline Adaları, Mikronezya Adaları, Endonezya doğusunu da ikinci adalar zinciri olarak Çin’in savunması için hayati çıkar alanlarına dönüştürdü. “Düşman kıyılarımıza saldırırsa, biz de onun gerisine saldıracağız” ilkesi, aktif savunma/proaktif caydırıcılık dengesinin çekirdeğiydi. Cüce Deng’in onu Donanma Komutanı yapması ve fikirlerini benimsemesi Çin denizcileşmesine inanılmaz etki sağladı. Nitekim 1988 yılında onu Çin Merkez Askerî Komisyonu (CMC) Başkan Yardımcılığına getirerek büyük onur ve güç verdi. Liu için uçak gemisi bir prestij simgesi değil, Tayvan senaryosu, Güney Çin denizindeki egemenlik haklarının korunması için operatif zorunluluktu. 1970’lerden itibaren başlattığı fizibiliteler (Proje 701, Proje 891), 1985’te hurdaya çıkan Avustralya uçak gemisi HMAS Melbourne’un laboratuvar gibi incelenmesi ve 1990’larda Rusya’dan Varyag teknesinin Çin’e getirilmesiyle somutlaştı. Deng’in “çatışmadan kaçın, gelişmeye odaklan” yaklaşımı, donanmayı doğrudan savaşa değil modernizasyona yönlendirdi. Deng, savunma sanayiine........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein