ABD faiz kararı / kararsızlığı piyasacıları geriyor

Ahmet Müfit yazdı…

Bu yazıda, ABD Merkez Bankası, yerli yabancı, her ülkeden, her renkten, her dinden piyasacılarca, hacı yolu beklercesine özlemle beklenen faiz indirimini niçin bir türlü gerçekleştiremiyor, erteledikçe erteliyor sorusuna yanıt arayacağım.

Piyasacıların bu konudaki yorumu, son dönemde yaptığı açıklamalarda, enflasyonu düşürme konusunda yeterince ilerleme kaydedilemediğini söyleyen ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell’ın, faizi yani borçlanma maliyetlerini öngörülenden daha uzun süre yüksek tutabileceklerinin sinyalini verdiği, faiz indirimi beklentilerinin ertelendiği yönünde. Enflasyon düşmeyince de, beklenen faiz indimi bir türlü gerçekleşemiyor. İş öyle bir komiklik noktasına ulaştı ki, ABD Dolarının faizi için fal bakmaktan yorulan piyasacılar işi Bloomberg’in, pek meşhur algoritmasına sorma noktasına kadar götürdüler. Onlar için kara haber, “algoritma da”, faiz indirmeyecek, şahin ABD Merkez Bankası sinyali vermiş. Gülmek mi yoksa ağlamak mı gerek karar veremedim.

Neyse, benim algoritmam olmadığı için başta sorduğum soruyu, kendim yanıtlamaya çalışacağım.

Bunun için de öncelikle, faiz indirimi tartışmalarının odağını oluşturan ABD’de ki enflasyonun son 40 küsur yıldaki durumunu/seyrini kısaca hatırlamak gerekiyor. 1972 yılında ABD’nin doları altın standardına bağlayan Bretton Woods anlaşmasını, doların altın karşılığı açısından tek taraflı bir kararla bozarak, yani karşılıksız dolar basarak, doların değerini belirlemeyi ABD Merkez Bankasının faiz ve emisyon kararlarına bağlı hale getiren kararı ve doların bu yolla değersizleştirilmesi sonucunda patlayan ABD enflasyonu, 1980 yılı başında neredeyse yüzde 15’ler mertebesine ulaştı. 1979 yılı sonunda, piyasacı kesim tarafından “deha” olarak nitelenen Paul Walker’ın parasal daralma/likiditeyi azaltıp, tüketimi kısmak üzerine kurulu politikalarının sonucu olarak düşen enflasyon, 1980’li yılların ikinci yarısı ve 2008 krizi sonrası yüzde 5’ler düzeyine çıksa da genel olarak yüzde 1 ila yüzde 4 arasında seyretti. Bu durum, 2008 krizi sonrası, finans şirketlerinin yarattığı balonlarının yükü vatandaşın sırtına yüklenerek konsolide edilmeye çalışılsa da, enflasyona neden olması kaçınılmaz olan Merkez Bankası eliyle şişirilmiş balon, pandemi bahanesiyle yapılan ekstra faiz indirimleri ve süper genişlemenin sonucu olarak 2021 yılından itibaren patladı. Enflasyon, uzun yıllar sonra yüzde dokuzu aşınca, bu işin sonunun geldiğini anlayan, ABD Merkez Bankası, bu gidişi faiz artışları ve parasal genişlemenin sınırlanması yoluyla kontrol etme çabasına girdiyse de bir türlü başarılı olamadı.

Bu beklenen, kimsenin şaşırmadığı “başarısızlığın”, biri ABD’nin kendi uyguladığı politikalardan diğeri ise özellikle son yıllarda hızla değişen uluslar arası konjonktürden kaynaklı iki önemli nedeni var.

Birinci yani ABD’nin kendi politikalarından kaynaklı neden, hem dolaşımdaki para miktarını artırır hem de faizleri düşürür hatta........

© Veryansın TV