Gazze Cihadının Mutfağından Yansıyanlar
Gazze cihadını anlamak ve kavramak için Yahya İbrahim Sinvar’ın kitabı iyi bir kaynak. Yaş itibariyle aynı kuşaktanız İbrahim Sinvar’la. Sinvar Gazze cihadı diye özetlemek istediğim bu şanlı kıyamın mutfağına götürüyor bizi. Gazze mutfağı… Mutfak dediysek, öyle tencerelerden çıkan buharın içerisini rutubetlendirdiği, türlü yemek kokularının birbirine karıştığı, kepçe seslerinin ve bıçak tıkırtılarının birbirine karıştığı bir aşhaneyi kastetmedik tabi ki. Bu mutfak başka bir mutfak.
Hamas’ın ve İzzettin el-Kassam Tugaylarının Gazze’de, kazan kaynatan mutfakları düşman tarafından zaten yok edildi. Gazze Müslümanları kelimenin tam anlamıyla bir can pazarı kurmuş bulunuyorlar. Gazze’nin cinsiyet ve yaş ayrımı yapılmayan can pazarında kan sudan daha ucuz ve daha kolay akıtılmakta. Tabi aynı ‘ucuzluk’ düşmana da yaşatılmaktadır.
Gazze Müslümanlarının bu direniş, savaşma, kıyam ruhunu nereden aldıklarını, nasıl bu kadar cesur olduklarını, her anne-baba için ciğerpare olan bebek ve çocukları kesintisiz olarak kurban verdikleri halde nasıl hiçbir yılgınlık ve korku emaresi göstermediklerini, geri adım atmadıklarını, kısacası Gazze’de çocukların ve gençlerin bir günde belki de on yaş, yirmi yaş birden büyüyerek davayı nasıl omuzladıklarını anlamak, bu büyük cihadın bir parçası olan her Müslümanın hakkı ve görevidir diye düşünüyorum. Allah onu, kanına yüz binlerce pis Amerikan doları ödül koyan kafir düşmanın şerrinden korusun, Yahya İbrahim Sinvar işte bu ‘hakkı’ ve ‘görevi’ düşünmüş ve biz (vefalı veya vefasız) ‘kardeşleri’ için kendilerini anlatmış, otuz bölümden oluşan bir kitap yazmış. ‘Biz’, yani Yahya İbrahim’in üstadı, hayatının 52 senesini tekerlekli sandalyede geçiren, İsrail’in füzesiyle şehidlik mertebesine erişen o büyük mücahidin, suskunluğunu Allah’a şikâyet ettiği ‘İslam ümmeti’… Hiç kuşkusuz Şeyh Ahmet Yasin’in Allah’a şikâyet ettiği suskunlar ümmetin tamamını oluşturmuyor. Kendilerini Hamas mücahidlerinden ayrı ve gayrı görmeyen Müslümanların sayısı azımsanmayacak kadardır.
Yahya İbrahim Sinvar yazdığı kitaba ‘roman’ demiş, adını da Diken ve Karanfil koymuş. (Ekin yay., Nisan, 2024). Üst başlık ise benim ‘mutfak’ dediğim şeyi özetliyor: Filistin’in Bilinmeyen Hikayesi. Sinvar’ın kitabı belki de ‘roman’ türünün hiçbir özelliğine sahip değildir. Aslında Diken ve Karanfil’e mesela ‘Filistin belgeseli’ desek daha isabetli olur diye düşündüm.
İbrahim Sinvar ‘romanını’ çok çocuklu Gazze’li bir Müslüman ailesini merkeze koyarak anlatmış. Romandan ilk edindiğim intiba şu ki, anlatılan sanki Gazze değil de biziz yani Türkiye’den, Müslüman bir aile üzerinden -kendi İsrail’imizin tahrifatından önceki- bizim örflerimiz, aile yapımız, kardeşlerimizle ilişkilerimiz, annenin Müslüman ailedeki muhteşem yeri, akrabalar arası ilişkiler, bayramlarda, düğünlerde veya cenazelerdeki olağanüstü dayanışmalar, evlenme çağına gelmiş kız veya erkek gençlerdeki edep ve buna benzer pek çok konu anlatılmaktadır. Bu anlamıyla Gazze’yi herhangi bir Anadolu şehrinden ayırmamız mümkün değildir. Hatta diyebilirim ki İbrahim Sinvar’la aynı yaşlarda aynı oyunları oynamışız. Ve şunu düşünmeden edemiyoruz: İçimizdeki beyinsizler reddi miras yapsalar da yeryüzünün bütün Müslümanlarını bir tek kilimin muhtelif renk ve desenleri gibi birleştirip bütünleştiren bir........