menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ayırım Gününün Zorunluluğu

27 0
22.04.2024


İslâm Dininin en belirgin aşamalarından birisi de hesap işleminden sonra gelen ‘ayırım günü’ yani dünyada yapıp-edilenler için son kararın verildiği zaman kavramı olsa gerektir. Buna göre, yapıp-etmelerden sonra yargılanma süreci denilen aşamanın mutlak surette ‘ayırım yapma’ aşaması olduğu da unutulmamalıdır. Nitekim Yüce Allah’ın açıkça dile getirdiği gibi, dünya üzerinde yaşarken istenen ve de istenmeyen hatta tavsiye edilen yani önerilen işlemlerin kaydının sisteme aktarılmasından sonra devreye giren bu süreç, işler durumdaki zorunlu basamağın haber verilmesi anlamına da gelmektedir. Üstelik ‘yargılama’ sonrasında işleme alınan bu adım, ‘karşılık verme’ manasına gelen ödül ve cezanın işleme alınması anlamındaki değerlendirme sürecidir diyebiliriz.

Buna göre, yargılama sürecinin bittiğini ifade eden lafız, olup-biteni sağlıklı bir incelemeye alan terim durumundaki ‘ayırım günü’ ifadesi olsa gerektir. Öyle ki, insanı bilgilendiren vahiy segmentinde her daim ve de açıkça sisteme alınan bu tespit, beşer tarafından eyleme dönüştürülenler ve de sisteme alınanlar konusunda yapılan hesap işlemi gereği verilen kararın fiiliyata aktarımı olduğu da şüphesizidir. Nitekim son derece anlamlı ve de gerekli olan bu süreç, insan denilen varlığı iradeli muhatap olduğunu da haber vermektedir. Ve dahi, onun niteliklerini deşifre eden bu yaklaşım, daha yaratılış aşamasında devreye alınan ‘pozitif katkı’ anlamındaki beşer niteliği olsa gerektir.
Üstelik vahyin açıkça dile getirdiği şekliyle, konuyla ilgili olan ayetler, olası hesabın sonucunda verilen kararın akışından bahsetmektedir diyebiliriz. Buna göre; “Ayırım günü şüphesiz belirlenmiş bir vakittir…” uyarısıyla başlayan aşama, yaşayan insanın hesaptan kaçamayacağı ve kurulan mahkemenin devreye aldığı yargılama yani muhakeme vasfını hatırlatmaktadır. Nitekim bunun ardından gelen yani işler kılınan sürecin ise, muhakeme edilen şahsın verilen kararın ardından gideceği yer hakkındaki açık uyarı şeklindedir. O sebepledir ki, yaşam-ölüm-hesap ve karşılık bulma aşamasının âdeta dört ayağı olan duruşlara tekabül ettiği de kuşkusuzdur.

Adına ister ‘gerekli karşılık’, isterse de ‘Yüce Allah’ın ekstre katkısı’ denilsin, olası hesabın adalet, verilen kararın ise Yüce Allah’ın açıkça beyan edilen hakikati olduğu şüphesizdir. Üstelik gelinen bu aşama, etkin ve de donanımlı varlık olan insan için ‘açık edilen kapıdır’ dememize de olanak sağlamaktadır. Gariptir ki, daha yaşarken deklere edilen bu aşama, vahyin muhatapları için ‘pozitif katkı’ anlamında devreye giren ana beyan hükmündedir. Ayrıca, insana gelen vahyin büsbütün bu süreçte yola koyulması, daha yaşarken devreye giren uyarıların insanın sağlıklı sonuçlara yönelik vasfıyla ilgilidir dememize de olanak sağlamaktadır.

Bunun yanında, yarın başına geleceklerden haberdar edilen insanın bugünden geçerli olmak üzere yaptıklarına dikkat etmesi de önerilen en değerli katkı mesabesindedir. Nitekim son derece anlamlı olan bu aşama, akleden insanın ‘geleceği kurtarma’ adına devreye gireceğini de açıkça dile getirmektedir. Eğer ki, insanın yeteneği kapsamında bahsedilen aşama tatbik edilmezse, haber verilen sonucun insan eliyle tedarik edileceği de açıkça beyan edilmektedir. Büsbütün ‘iradenin taalluku’ anlamına gelen bu işlem, etkin varlık olan insan tarafından sisteme alınan kabuller anlamına gelmektedir. Son derece anlamlı ve de gerekli olan bu aşama, güvenilen varlık olan insanın olası hedeflerinin tevhidi sisteme alan uygulamalardan olacağını da açıkça haber verecektir.

Hem, işin içinde olan Yüce Allah’ın daha ilk adımda devreye aldığı husus da büsbütün bu gereklilikten ibaret olsa gerektir. O sebepledir ki,........

© Vasat


Get it on Google Play