Akıl
Birkaç gün önce bir sosyal paylaşım sitesinde eski bir arkadaşımın paylaşımı çıktı karşıma. İlhan Arsel'in caps olarak hazırlanmış bir sözüydü bu. Biz Türklerin, ‘şeriat bataklığı’na battıktan sonra akılcılık ve kadına saygı gibi güzel özelliklerimizi yitirdiğimiz gibi bir saçmalıktan bahsediyordu.
İslamofobik, daha doğrusu İslam düşmanı hezeyanlarına dayanak yapmaya çalıştığı uydurma ve zayıf rivayetleri kullanan, ayet ve hadislerin ilgi alanını değiştiren, başı ve sonuyla bağlantısını kopararak veya eksik ve ilaveli vererek ayet ve hadisleri çarpıtan, sahih olmayan hadisleri gerçekmiş gibi aktaran birinden şeriatın ne olduğunu öğrenmek de ne bileyim. Kur'an’ın tamamıdır şeriat, Allah'ın gösterdiği yol ve ahlâktır. Ki o ahlâkta kadın ve erkeğin hak ve özgürlükleri aynıdır. Keşke batsa o ‘bataklığa’ ve sığlarda çırpınmaktan kurtulup huzur bulsa insanlık.
Ayrıca onlarca ayetiyle imana giden yolda işlevsel akla ve onun önemine özel bir vurgu yapan Kur'an'ı akıl dışı gösterme çabası da boşadır. Kur'an pek çok ayetle insanlara akıllarını kullanmaları ve düşünmeleri yönünde çağrı yapar. İnsanlardan düşünmelerini istediği ise karşılaştıkları olayların nasıl ve neden olduğu konularıdır. Gerçek din de ancak bu düşünceden doğar.
Kur’an'a göre gerçek akıl ve iman doğrudan kalp ve vicdanla bağlantılıdır. Akıl vicdanın özelliklerine göre artıp-azalabilir. İnsanın vicdanı güçlenir ve Allah korkusu arttığında, Rabbi ona "doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış verir. Allah’ın yaratması olan bu sır, “Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir” (Enfal Suresi,........
© Vasat
visit website