menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

KOÇİ BEY RİSALESİ’NDEN DERSLER

7 0
03.04.2024

Koçi Bey, 17. Yüzyılda yaşamış değerli bir şahsiyettir. Onu ilk keşfeden, Avusturyalı meşhur tarihçi Hammer’dir. Roma İmparatorluğu’nun çöküş sebeplerini yazan Montesquieu ile kıyaslayarak “Türklerin Montesquieu’sü” unvanını ona vermiştir. “Koçi Bey Risalesi”nde devletin gerileme sebepleri anlatılır. Rüşvet, liyakatsiz atamalar, kuralsızlık, keyfilik, israf, hakimlerin ve ilim sınıfının yozlaşması sonucu devletin ve toplumun nasıl bozulduğu ifade edilir.

Koçi Bey risalesinde Osmanlı’nın gerilemesini ‘dış güçler’ de değil, iç sebeplerde, insan kaynaklarında görmüştür:

“Osmanoğulları devleti bir büyük devlettir ki etrafta olan din ve devlet düşmanları hep birlik olup, her taraftan hücum etseler, Allah’ın emriyle hepsine karşı koymak kolay idi. Şimdi İslâm memleketlerinde bunca vilâyetler elden gidip, bunca zararlar olmuştur. Din düşmanları üzerine bu kadar seferler olup, hesapsız para ve hazineler telef olmuştur. Buna rağmen yine din ve devlete faydalı bir hizmetin görülmemesine sebep budur ki, 1582 târihinden beri yüksek memuriyetler rüşvet ile ehliyetsizlere verilir oldu. Harp meydanında çarpışanların hakkı olan zeâmet ve tımar, sepetlere girip, asıl sâhipleri ayaklar altına alındı.” demiştir.

“...Nihâyet iyilere, iyilikleri karşılığında riâyetler, kötülere kötülükleri için ihânet olmamakla, bilgin ve câhil ayırt edilmeyip, bilginlerin kadri bilinmemekle, yüce bilginlerin halk gözünde itibârı kalmadı. Yücelikleri ve saygıları gitti. Geçmişteki bilginler din ve diyânet sâhipleri olup, doğruluktan zerre kadar sapmayıp, Cenâb-ı Hakk’ın gazabını ve ululuğunu düşünüp, Allah’dan korktukları için bütün halk da onlardan korkarlardı. Bir iş için, (Hakk’ın emri budur) deseler herkes (Duyduk ve itâat ettik) der idi.” diyerek, toplumun gerçek ilim adamlarına saygı duyduğunu fakat bu mevkilere bilgisiz, hırslı ve açgözlü kimseler getirilince, halkın ilme ve ilim adamlarına olan saygısının da kalmadığın ifade etmiştir.

“Giderek her işe hatır karışmakla ve her işe göz yummakla, hak sâhibi olmayanlara hadden aşırı mevkiiler verilip, eski kanun bozuldu. Kazaskerler dahi az zamanda yersiz olarak azil olunmakla, işlerinde tama’ sahibi ve haris olanlar, bulunduğu mevkiyi fırsat ve fırsatı nimet bilip, memuriyetlerin çoğunu rüşvet ile ehliyetsizlere verir oldular.” demektedir.

Koçi Bey, hak ve hakikat aşığıdır, doğru bildiğini söyleyenlerin tarafındadır: “Kısa aklımın eriştiği kadar Devlet-i âliyyeye faydalı olanı söylememek elimde değil! Nasıl söylemeyeyim ki, bunca yıldır seferler olur, nice millet hâzinesi ziyana uğrar ve telef olur, reâyâ ve berâyâ ayaklar altında kalır, asker zayıf ve kudretsiz kalıp, yine bir iş görülmez. Ve bir iş tamama ermez, tüm bu olan gafletleri görüp, ciğerim kan ağlamıştır! Bütün bu zulümler, ceza gününde saâdetlû, pâdişâhımdan sorulur. Halbuki aslında pâdişâhımın haberi yoktur. O halde sorumlu olmak ne revadır? Ya bunun tedbirini almak lâzım değil midir?” diye sorar.

Örneğin, “Önceden Şeyhülislâm olan kimseler olgunluk ve fazilet kaynağı olduktan başka çekinmeden hakikati söyleyen kimseler olup, âlemin sığınağı pâdişâh hazretlerine her vakit güzel nasihatlerden geri kalmazlardı. Din ve devletin düzenine çalışır olup, halkın ahvâli ile ilgilenirlerdi. Fetvâ makamı böyle bir adam ile şereflendikten sonra ömür boyunca azil olunmamak gerektir. İyilerin kadri bilinmek gerektir.” diyen Koçi Bey, süreç içinde değişen kültürle birlikte yalın gerçeği görür: “Bir çokları beş - onbin akçe ile memur oldu, sonra az zamanda müderris ve kadı olup, ilim sahâsı câhillerle doldu, iyi ve kötü belirsiz oldu. Çoğunlukla zulüm ve adâletsizlik yapan, bilginlerin adını kötüye çıkaran o câhiller ve yabancılar. Yoksa ilim yoluna hizmet etmiş bilginler, hâşâ hak yolundan sapmazlardı.” diyecektir.

Buna sebep ise rüşvet ve........

© Vasat


Get it on Google Play