İHBARIN ÜZERİNDEN 563 GÜN GEÇMİŞ, NEYİ BEKLEDİNİZ?

Bu ülkede daha kötü ne olabilir, insanlık daha ne kadar çığırından çıkabilir diye düşünürken cevap fazla gecikmedi.

12 Mayıs 2006… Abdi İpekçi Parkı’nda çoğunluğu kadınlardan oluşan bir kalabalık, hayvan hakları için düzenlenen miting için bir araya gelmiştik. Önde bir platform, platformun üzerinde de Ediz Hun, Pakize Suda, Yonca Evcimik ve hayvan haklarına duyarlı birçok ünlü sanatçı, aktivist vardı. Hemen yanımda bulunan Yaşar Okuyan’a “katılan tek sağcı sizsiniz herhalde sayın başkan”, diye takıldım. Çok güldü ve “bu işin sağla solla ilgisi yok” mealinde bir şeyler söyledi.

Vardı…

Bekir Coşkun… Atatürkçü, devrimci… Türk basın tarihinin en büyük ustalarından olan Bekir Coşkun’la orada tanışma onuruna eriştim, hemen arkamızdaydı. Meslektaşları plazalarda iktidar partisine övgüler düzmekle meşgulken, o ve Andree bizlerin yanındaydı. Israrlara rağmen platforma çıkmayacak kadar mütevazı, sloganlara elleri patlarcasına eşlik edecek kadar hayvan dostuydu. Geçtiğimiz 18 Ekim, ölümünün dördüncü yıl dönümüydü, mekânı cennet olsun.

(Mitingdeki tanıdık simaların hemen hepsinin sol görüşlü, aydın, devrimci olmaları tesadüf müydü? Örgütsel olarak katılan siyasi partiler, dernekler, diğer sivil toplum kuruluşları arasında ilaç için bir tane de olsa sağ görüşlü bir topluluk neden yoktu? Bu da mı tesadüftü?) Devam edelim:

Önce sokaktaki canlarımızı öldürdüler

Geride bıraktığımız hafta Gebze’de belediyeye ait bir barınakta (ki buna utanmadan “sokak hayvanları rehabilitasyon merkezi” falan diyorlar) 45 köpek, 17 kedi ve bir karganın (evet yanlış........

© Van Havadis