Adalet Susarsa, Kim Konuşacak?
“Yoksa susalım mı…?
Elbette adalet konuşursa biz susarız,
Yok eğer adalet susacaksa biz konuşmaya başlarız…!”
Bazen kurmuş olduğumuz birkaç cümle koca bir toplumun ruh halini anlatıyor aslında. Bugün yaşadığımız çağda ve mevcut toplumumuzun eğilim gösterdiği sistemde, en çok ihtiyaç duyduğumuz şey belki de “adaletin gür sesi”. Ne kadar hoş geliyor kulağa değil mi? “Adaletin Gür Sesi!”. Çünkü adalet konuştuğunda, vicdanlar sükûnete erer. İnsan susar, toplum dinlenir ve gözlerimizi kapattığımızda tıpkı bir ırmak kenarındaymışız gibi şırıl şırıl huzur akar gönlümüzün en derinlerine. Zira herkes bilir ki adalet, haklının da haksızın da önünde aynı teraziyi tutar.
Ama… ya adalet susarsa?
Ya o terazi eğrilirse ya da dili lal oluverirse? İşte o zaman toplumun dili çözülür. Çünkü adaletin sustuğu yerde ya öfke yükselir ya da umutsuzluk çöker. Ve en tehlikelisi de adaletin olmadığı bir ortamda herkes kendi adaletini yaratmaya kalkar. Ve sonuç;........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein