Bir taciz hikâyesi ve ünlü bir ismin gözyaşları
Günlerdir Türkiye kamuoyunu adeta bloke eden olay yalnızca Rekabet Kurulu’nun 21 oyunculuk ajansı ve menajerlik şirketi hakkında açılan soruşturma değil.
Lağım patladı adeta.
Meğer ne çok mağdur edilen oyuncu, yapımcı, senarist varmış bu kartelleşme yüzünden. Piyasaya hakimiyetlerini böylesine kötüye kullanan ajans ve yapım şirketlerinin yaptıklarını, tek tük de olsa ortaya çıkan oyuncu açıklamalarından, itiraflarından öğrenebiliyoruz.
Reddedilme gerekçelerini şöyle sıralıyorlar.
Dış pazarda tanınmıyorsun.
‘No name’sin, bize tanınmış oyuncu lâzım.
Genç değilsin.
Şişmansın.
Zayıfsın.
Yüzün fazla kırmızı senden olmaz.
Bir sansasyonun ve tanınırlığın yok.
Tiyatrocuları çok tercih etmiyoruz.
YAŞANANLAR TÜRKİYE’DE DE BİR ME TOO HAREKETİNİ GEREKLİ KILIYOR
Gerekçeler böyle sıralanıp gidiyor. Ama bu olay ortaya çıktıktan sonra bana gelen mailler ve mesajlar, günlerdir sosyal medyada konuşulanlar ve anlatılanlar, ülkemizde de bir ME TOO hareketini zorunlu kılacak nitelikte.
Size aktaracağım hikâye sadece bir örnek.
E postama gelen mektuplardan biri ŞÇ adlı henüz pek tanınmamış bir oyuncudandı. Marmara Üniversitesi’nde Fransızca öğretmenliği okuduktan sonra televizyon sektöründe kamera arkasında çalışmış, Acun Medya, Cem Yılmaz ekiplerinde görev yapmış biri. Serpil Göral yönetimindeki Cihangir Sanat’da oyunculuk eğitimi almış, Esra Ergün ile ileri oyunculuk teknikleri kurslarına katılmış, Cansu Fırıncı, Engin Günaydın ve Umut Kurt’tan da özel oyunculuk dersleri alarak sektöre adım atmış bir isim sözünü ettiğim ŞÇ.
Mektubuna “Merhaba Fuat bey öncelikle biz gibi insanların sesi oldunuz teşekkür ederiz” diyerek başlıyor ve başına gelen taciz olayını ve yaşadıklarını, kendi hatalarını, pişmanlıklarını da ekleyerek şöyle anlatıyor:
“BİR GECE YARISI EVİMİZE GELDİLER”
“Ben de bu sektöre ikizimle birlikte 2018’de girdim. Öncesinde zaten kamera arkası çalışıyorduk. Orada yaşadıklarımız apayrı ama oyunculuk sektöründe yaşadıklarımız bizi kaç yıldır mahvetti. Üçer dizide oynadık. Sonrasında bize ‘Menajerinizin olması lâzım, başka türlü ilerleyemezsiniz’ dedikleri için menajerlik ajansı arayışımız başladı. Çoğu ya almadı ‘Biz butik çalışıyoruz’ diyerek, kalanları kadınız diye ‘Ya gel bi yemeğe çıkalım gel evime görüşelim’ e döndü hep. Başımıza gelenleri şikâyet ettiğimde de erkekler dâhil herkes ‘Ee bu sektör böyle, yapacak bir şey yok’ dendi. Ama sonunda Türkiye’nin hatırı sayılır kişilerinden biri sayesinde AB ile tanıştık. O da bizi ikinci şirketine aldı. Başlarda her şey çok güzel olacak dendi ve aradan 6 ay geçti. Eylül ayında, ansızın evimize geldiler. Oysa onlara karşı en ufak davetkâr bir tavır içinde değildik. Kimseye yüz vermedik. Mesajlaşma bile olmaksızın evimizin kapısını çaldılar gece yarısı. Baktık, şirketin sahibi ve biri daha. Bize ‘Uyumadınız mı daha, hadi sohbet edelim’ diyerek geldiler. Ve türlü vaatlerde bulunarak kanımıza girdiler ve o gece onlara hayır diyemedik ve birlikte olduk.
“OYUNCULARIN MESLEKTE YÜKSELME ZAAFLARINI KULLANIYORLAR”
Pişmanlığımız bu. İş için onlarla birlikte olmak zorunda kaldık başka çaremiz yoktu diye kendimizi avuttuk. Sonrasında bir ay süreyle ‘Hani iş yok mu audition yok mu?’ diye sorarak geçti. Sonra AB’nin yanında gelen adam siroz oldu. Bizi sürekli oyalıyorlardı.........
© tv100
visit website