Bir daha asla

Sekiz yıl önce sıradan bir 15 Temmuz gününün ortasındaydık o gün.

Gün geceye evrilmemişti henüz.

Hani ortalığın karışacağını bildiğiniz bir Amerikan filminin ilk dakikalarında her şey olağan akışındadır ya onu seyrederiz hayata bakarken. Bakkala gidip ekmek alınmış, yaz sabahı işe gitmeden serin saatlerde kahvaltı yapılmış, telefonda ya televizyondaki haberlerde ne var ne yok diye bakılmıştır.

Her şey normal görünmektedir ama nedendir bilinmez içimizi bir kurt kemirmektedir alttan alta.

Gerçi hayatın olağan akışının ilk dakikalarında şüphe uyandıran bazı hareketleri fark ederiz ya da geçmişten o güne devam eden pek çok şüphe canımızı sıkar. Hani filmin kahramanının evinin önünden yavaşça geçen ve camlarına siyah film çekilmiş bir araba ya da karşı evin penceresinde kıpırdayan bir perde ve arkasında beliren bir insan silueti.

Çünkü karışıktı ortalık.

Ülkemizin, devletimizin, ordumuzun, yargımızın sapasağlam durduğunu düşünsek de bundan çok da fazla emin değildik.

Zihnimiz bize bir oyun mu oynuyordu?

Neden ortam böylesine güvensiz hissettiriyordu?

Sinsi bir yılan tüm vücudumuzu sarıp sarmalarken, son hamleyi yapmadan önce bir yandan da sanki morfinle uyuşturuyordu bizi. Direnmeyelim, tepki vermeyelim ve o son hamle yapılıp boğazımız sıkıldığında, nefessiz kalmamak için teslim olalım diye.

Çünkü uysal koyunduk biz.

Korkardık.

Tankları görünce kaçacak delik arardık.

Bizim demokrasi kültürümüz yoktu, seçtiklerimize sahip çıkamaz, ülkemizi koruyamazdık.

15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan geceyi ülkemiz için karanlık bir kâbusa çeviren FETÖ’cü alçaklar böyle düşünüyorlardı........

© tv100