NİETZSCHE İLE SABAH DERSLERİ

Sevgili okuyucu!
Size çok güzel felsefi bir haberle geldim bugün.

Yahu ben daha “felsefe” dedim, sen hemen sandalye düzelttin, gözlüğü taktın.
Heyecan yapma, başını bir yerlere çarpacaksın.
Evet, entelektüel olmak hepimizin hakkı... Ama önce bir derin nefes alalım.

Şimdi haberime geleyim: Siz sabahın köründe trafikle cebelleşirken, ben Nietzsche’den özel ders alıyorum artık. Evet evet, o Nietzsche. Hani “Tanrı öldü!” diye bağırıp sonra bir köşeye çöken adam.
Artık bende sabah alarmı “Haydi kalk, hiçlik seni bekliyor” sesiyle çalıyor, öyle düşünün.
O anlatıyor, ben anlamış gibi yapıyorum. Hep başını iki yana sallıyor. O kararsız sakallarının arasında gizli bir tebessüm beliriyor.

Vallahi adamın sinirlerini bozacağım diye korkuyorum. Zaten kafası karışık, şimdi bir de benle uğraşıyor! Ama helal olsun, bana ders vermeyi kabul etti. Kaç kişiye “Felsefe dersi verir misiniz?” dedim, kimse kabul etmedi. Bir tek o dedi “Gel bakalım evladım.”
Ben de “Hocam bana fazla mı iyisiniz yoksa varoluşsal bir deney mi yapıyorsunuz?” diye sordum. Cevap vermedi. Başımı okşadı.
Korktum.

Derslerimiz çok güzel gidiyor, tek sorun:
Her derse kapıyı tekmeleyerek giriyor. Yani normal kapı değil, artık menteşesi Nietzsche’ye karşı direniyor.
Giriyor, “Tanrı öldü!” diye bağırıyor, ben de “Hocam kahvemi yeni koydum, biraz sessiz olalım mı?” diyorum. Sonra ona kahve veriyorum,........

© Turktime