Kişilikçi tarih teorisi mi yoksa?

Kişilikçi Tarih Teorisi; tarihin seyrini belirleyen olayların büyük şahsiyetlerin etkisiyle meydana geldiğini savunur. Bu teoriye göre, tarih toplumsal ya da çevresel şartlardan çok bireylerin katkısıyla yazılır, bireyler olmasaydı birçok önemli olay gerçekleşmeyebilirdi. Örnek verecek olursak; Fatih Sultan Mehmet’in liderliği ve vizyonu... 1453’te İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’nu sona erdirmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun bir dünya gücü hâline gelmesini sağlamıştır. Napolyon’un liderliği, Avrupa’nın siyasi haritasını ve güç dengelerini köklü şekilde değiştirmiştir. Diğer bir tarih teorisi ise bu makalede daha fazla üzerinde duracağımız Natüralistik tarih teorisidir. Bu teoride Zeitgeist kavramı sıklıkla kullanılır. Hegel tarafından ün kazanan, eskilerin Arapça “vakt-i merhun” dediği bu kavram “zamanın ruhu” anlamına gelmektedir. Bu terim popüler anlamda bir dönemin özellikle, entelektüel, kültürel, politik veya sanatsal eğilimlerini veya genel ruh hâlini ifade eder. Farklı bir bakış açısıyla; toplumun zeitgeisti, o dönemin insanlarının soyut kavramlara ve yeniliklere ne kadar hazırlıklı olduğunu da anlatır. Bu tanımdan yola çıkarak ilk defa söylenen önemli bir söz, tartışılan bir konu, çığır açıcı bir keşif, dönemin hazır olmamasından kaynaklı çok cılız bir sese sahipken, zamanı geldiğinde büyük yankı uyandırabilir........

© Türkiye