Yediğim içtiğim benim olsun...

Geçen hafta Bosna-Hersek ve Karadağ’a gittim. Beş günlük bu geziden aklımda ve gönlümde kalanların bazılarını sizinle de paylaşmak istiyorum. Saraybosna Bursa’ya çok benziyor. Şehirde çok güzel ve huzurlu camiler var. Genelde gösterişten uzak, mütevazı ve samimi yapılar. Uzaktan görünce insanın içini ılık bir duygu kaplıyor. Askerliğin yemin töreninde aileni görünce oluşan his var ya… İşte öyle bir şey. Koşup minareye falan sarılasınız geliyor. Saraybosna halkı bize çok benziyor. Samimi ve güler yüzlü insanlar. Ama Karadağ’daki insanlar daha mesafeliler. Esnafta “Ne vereyim abime?” samimiyeti hiç yok. Dillerini anlayamadım ama kendi aralarında, “Bu ne ya! Her yer Türk!” şeklinde konuşuyorlarmış gibi geldi. Bu arada gerçekten her yer Türk! Beyazıt-Sultanahmet hattında bu kadar Türk göremezsiniz. Caddelerde gezerken bazen çan sesleri ezan sesine karışıyor. O zaman da insanın aklına Bosna katliamı geliyor. Bazıları için savaşın acısı ve hüznü sadece binalardaki kurşun izlerinde ve para verip girdiğiniz müzelerde kalmış sanki. Ama katliamı hatırlayanlar ve vicdanı olanlar için, sokakta cıvıldayan neşeye hep bir hüzün eşlik ediyor. Onlarca farklı ülke vatandaşının neşeyle bir şeyler yiyip içtiği kafelerdeki........

© Türkiye