Elmas Kolye |
- Selma Hoca’m, sizi evinize bırakayım. - Teşekkür ederim, metro şurada, ben her zamanki gibi gideyim. Sağ olun. - Peki. *** Otomobiliyle okulun bahçesinden çıkan “İngilizceci” Faik Hoca’nın centilmenlik girişimi, biyoloji öğretmeni Selma Hanım’dan dönmüştü. Çünkü kadın öğretmen, -dediği gibi- Merter’de, iki adımda metroya binip Fındıkzade’de neredeyse evinin önünde iniyordu. Oysa Faik Hoca ters istikamette, Halkalı’da oturuyordu. *** Polis Kolejinden Merter Lisesine bir ay önce tayinle gelen Faik Hoca, her fırsatta, kendisi gibi bekâr olan Selma öğretmene ilgisini belli ediyordu. Ama Selma Hanım bu ilgiden pek de memnun görünmüyordu. Yine bir gün öğretmenler odasında yan yana otururlarken lafı şöyle açtı Faik Bey: - Hoca’m telefonunuzun ekranındaki bu kolyenin özel bir anlamı mı var? Gerçi benimki de soru yani, elbette vardır ki ekran görüntüsü yapmışsınız. - Var Hoca’m, evet. Şöyle… Annemin ninesi II. Abdülhamid Han’ın hareminde muallimelik yapmış. Faik Hoca şaşkınlıkla araya girdi: - Aa, öyle mii? Ne güzel! - Evet… Yaş kemale erip saraydan ayrılırken Müşfika Kadınefendi bunu hediye etmiş. Emeklilik ikramiyesi diyelim. Ondan nineme, ondan anneme, ondan bana… - Çok güzel, çok kıymetli. Öğretmenlik sizde genetik galiba. - Annem de öğretmen evet. Hayatta şükür, Denizli’de… Yetmiş yaşını bulunca geçen yılki doğum günümde hediye etti. Yılın son günü doğmuşum. Kolye her zaman yanı başımda, komodinimin üstündedir ve her sabah bereket için onu öper, evden öyle çıkarım. *** Nasıldı o........