Bir gün, tesadüfen fâsık birinin yanına oturmuştum, nevrim döndü. Anında ondaki zulmet bana da geçti.
Her şeye katlanır, alışırdım da ahiretimi kurtarmaktan vazgeçmeye asla… Elimden, dilimden bırakamazdım zaten. Ya ibadet eden, ya iyilik eden, ya onları düşünen, yaşayan biriydim artık. Öyle çok hatıralarım var ki hangi birini anlatayım? Bir gün, tesadüfen fâsık birinin yanına oturmuştum, nevrim döndü. Anında ondaki zulmet bana da geçti. Neredeyse dünya ehli olup çıkacaktım. Kötülükler ne de çabuk yayılıyormuş meğer. “Müsaade ederseniz bir yere gideceğim…” dedim. O da “illa kal…” diye ısrar etmedi, ben de “Allaha ısmarladık…” deyip kaçarcasına uzaklaştım. Kısa bir an yan yana oturuş bile kafamı allak bullak etmeye yetmişti. İçimden: "En iyisi, seçilmişlerle beraber olmak…" dedim koştum. Büyüklerimiz boşuna dememişler: “Kim olduğun değil, kiminle olduğun daha mühim…” Oturup kalkacağımız arkadaşlarımızı seçmemizin ehemmiyetini........