Önümüze nefis yemekler konsa da benim derdim başkaydı...

Hürmet ve iltifatta sınır yoktu. Bendenize oturacağım sırmalı bir yaygı hazırladılar ama asla oturmayacağımı bilmiyorlardı. Saray meydanı tenhalaşınca, sarayın kapıcıları ileri geri koştular. Kadı geçinen evindeki dehlizlerden çıkan ipekleri, yün kumaşları, halıları, güzel kokuları, inci, cevher dolu sandıkları, deriden altın keseleri; Bağdat Dâr-ül-hilâfesine ulaşınca işin çapı da görülmüş, vahameti daha bir anlaşılmıştı. Hürmet ve iltifatta sınır yoktu. Bendenize oturacağım sırmalı bir yaygı hazırladılar ama asla oturmayacağımı bilmiyorlardı. Hakikat anlaşılıp dışı Müslüman içi Mecusi Kadı, hak ettiği akıbetine kavuşunca saray başta bütün cümle Ümmet-i Muhammed rahat bir nefes aldı. Bu yüzden ahaliye ziyafet verildi. Sultan kendi sofrasına çağırdı benimle yeni Hacı Efendiyi. Önümüze nefis yemekler konsa da benim derdim başkaydı. Dünya nimetlerinin tam hakkını verememek korkusu, kalbimi acıtıyordu. Hem de........

© Türkiye