Kendi kendine önce aşk şiirleri mırıldadı, sonra da ayrılık… |
Abdullah’a ilk internet arkadaşı; kendini yirmi yaşında bir genç kız olarak tanıtmıştı. Çok da alımlı bir resim koymuştu profiline.
Saatlerce bir ekrana bakmanın neresi zevkti? Bir türlü mânâ veremiyordu.
- Hey Abdullah ne öyle aval aval bakıyorsun gel sen de konuş!
- Kimle, ne konuşacakmışım?
- Eee... gören de diyecek ki bu adam şehirde doğup büyümemiş! Köylülük yapma! Hadi gel!
- Tamam da ne yapacağım?
- Gel dedim! Uzatma!
- Tamam!
- !!!
Abdullah’a ilk internet arkadaşı; kendini yirmi yaşında bir genç kız olarak tanıtmıştı. Çok da alımlı bir resim koymuştu profiline. Karşısındaki herkes de ona sevda şiirleri yazıyor aşk ilan ediyordu. Neler yoktu ki içlerinde… Delikanlılar, genç kızlar, eş cinseller… Ara-sıra muhafazakâr, kültürlü kişilere de rastlanıyordu hani. Bazıları ne edebiyatlar parçalıyor, ne şiirler yazıyordu. Hem de kaliteli sanat eserleri.
Evliliği, şiir yazmasını da alıp götürmüştü ondan. Oysa ne hissî ve ne de güzel yazardı. Herkes severek okur; “bunları zayi etme, kitap........