İnsan ve nefis hakikatiyle tekrar yüz yüze kaldım...

“Bugün yine ben benden uzaklardayım! Milletin peşim sıra taş atıp MECZUP diye bağırması boşuna değilmiş…”

Sebzeler, yaban otlardan tek tek ayıklanmış, suları verilmiş, papatyaların, çiçeklerin, çimenlerin ışıltısını ortaya çıkartacak şekilde düzeltiyorlardı hâlâ. Güllere gelince, her zaman ve her yerde insanları tesiri altına alacak kadar fevkalâde güzellerdi. Bunların hepsi de Rabbimin biz kullarına nimetiydi. Toprağın süsü, insanoğlunun varlık sebebiydi... diye düşünüyordum. Sayısız güzellik hâkimdi etrafa... Evet, sanki bir gecede yüzlercesinin açtığı çiçekten bir dünya seyrediyordum. Sanki çimenler, çiçekler bütün yeşillikler boyunlarını eğmiş, hürmet gösteriyordu kendilerini yoktan Yaradanına. Güzel havalar, her şeyden önce bir huzur ve saadet, yerinde duramama hâli, hareketli bir gençlikti. İnsan tüyden hafif oluyordu böyle günlerin sabahlarında. Ben de onu yakinen hissediyordum içimde. Gözüm karşı ufuklarda, kızıl altın sarısı güneş huzmeleri yüzümde, kulaklarımda kuş........

© Türkiye