Atları kırlık bir sahaya doğru sürdük. Basit bir evin önünde durduk içeriden yanık bir ses Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Harun Reşid: -Yola çıktık, bir müddet sonra bakımlı bir bahçe içinde şirin bir evin önünde durduk. Meğer burası Süfyan bin Uyeyne hazretlerinin eviymiş. Kapıyı çalıp seslendi: "Ey Süfyan! Sultan kapına geldi. Seninle görüşmek istiyor…” deyince içeriden telâşla biri çıktı. "Niçin önceden bildirmediniz? Haberimiz olsaydı, biz gelirdik…” deyince vezire döndüm, onun duyabileceği bir şekilde: "Aradığım bu değil…” dedim. Vezirim de "Tamam sultanım…” dedi, müsaade istedik ayrıldık. - !!! - Bu sefer de atları kırlık bir sahaya doğru sürdük. Basit bir evin önünde durduk içeriden yanık bir ses Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Öyle içliydi ki kalbime dokundu. Elimde olmadan gözlerimden yaş geldi. Âyet-i kerimede meâlen; "Günahkârlar, kendilerini ehl-i takva ile bir tutacağımı mı zannediyorlar?” buyuruluyordu. Kendimi topladım. "Nasihat istiyorsak, bu bize yetişir…”........